18 Nisan 2014 Cuma

GÜMRÜK BİRLİĞİ ÖTESİ: AB İLE İŞLERİ TOPARLAMA ZAMANI, Bahadır Kaleağası

GÜMRÜK BİRLİĞİ ÖTESİ: AB İLE İŞLERİ TOPARLAMA ZAMANI 
Bahadır Kaleağası 
Çok eskidendi. 
O zamanlar internet bile yoktu günlük yaşamda. 
Ne Çin vardı dev bir ekonomi olarak, ne de ABD’nin 11 Eylül sonrası. 
Arap mevsimleri de başlamamıştı, iklim değişikliği bilinci de yeşermemişti. 
Küresel ekonomik kriz, G20, Dünya Ticaret Örgütü, kaya gazı, Putin yoktu; henüz. 
Avrupa Birliği onbeş üye ülkeden ibaretti. Eski komünist bloktakiler aday ülkeydiler. Türkiye ise o zaman da AB yolundaydı fakat demokrasi sorunları vardı. Terör vardı. Kıbrıs vardı. Yine de bir kutlama anı geldi. 
Yıl 1995, 6 Mart. Brüksel’de AB Konseyi binasının üst katındaki toplantı bitiyor.  Asansörden gözlerinde sevinçle Başbakan Tansu Çiller ve Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Murat Karayalçın, AB bakanları ve diplomatlar çıkıyor. Basın ve diğer bekleyenler önce alkışlıyor, sonra soruyor: «Bundan sonra ne olacak ?». Yanıt ertesi gün manşetlerde: «Türkiye AB üyeliğine gidiyor». 
Bu önemli aşamayı bir merkez sağ-merkez sol koalisyon hükümeti geçiyor. Akşam kutlanıyor ivme kazanan AB süreci. Brüksel kafelerinde Belçika Frankı harcayarak. Euro yok; henüz. 
Sonra ne oldu? 
Ne olmadı? 
BAHADIR KALEAĞASI
O yıllarda Türkiye temel demokratik reformlar ve mevzuat uyumunu hızla gerçekleştirerek AB’nin genişleme dalgalarına katılabilirdi. O yıllarda Paris ve Berlin kaynaklı muhalefet zayıftı. Küresel ekonomik konjonktür uygundu. Jeo-stratejik değerlendirmeler olumluydu. Kıbrıs sorunu Annan Planı çerçevesinde Güney’de Papadopulos iktidara gelmeden çözülürdü. Ekonomi güçlenmekteydi; Derviş reformları yine kesinlikle gerekirdi ama daha kademeli olurdu belki. Sonra 11 Eylül sonrası Türkiye’nin jeo-stratejik önemi daha da arttı. Reformlarını başaran demokratik bir Türkiye’ye AB “hayır” diyemezdi. Nitekim gecikerek de olsa, başarılı bir reform dönemi sonrası Türkiye 2004’de üyelik müzakerelerine başladı. Kıbrıs engelleyemedi. 
Tarih de kanıtlıyor ki, Türkiye ne zaman demokratik reformlarda ilerlese, ekonomik çekim gücü, dış politika gücü ve AB süreci hep çok olumlu etkilenmiştir. 
Fakat gümrük birliğinden sonraki aşama olan AB üyeliği yolu engebeli, dönemeçli oldu. Süreç uzadıkça, AB’nin Türkiye’den talepleri giderek ayrıntılara girdi. Vize konusu dâhil sorunlar derinleşti. Parti kapatma davaları, medya özgürlüğü ve kadın hakları gibi sorunlar nedeni ile Türkiye bir türlü demokratik saygınlığını pekiştiremedi. Bu arada sosyal ve ekonomik sıkıntılar Avrupa’da bazı halk kesimlerini yeni projelere karşı tepkiselleştirdi. Bu olumsuz havadan Türkiye dosyası da etkilendi. 
Olumlu ama geçici bilanço 
Tarih aktı. 2014 baharı. Gümrük birliği hala gündemde. Son olarak AB Komisyonu’nun ısmarlaması üzerine Dünya Bankası kapsamlı bir rapor hazırladı. Rapor bir çok etkinlikle kamuoyuna sunuldu. Bunlardan biri de Brüksel’de TÜSİAD AB Temsilciliği’nde düzenlenen yuvarlak masa toplantısı oldu. Bankanın raporunda verilere dayalı, somut bir analiz söz konusu: 
- Sonuç :  gümrük birliğinin bilançosu hem Türkiye, hem de AB için olumlu. Eksik alanlar var. Zamanla etkisini kaybeden konular var. 
- Çözüm :  gümrük birliğini yenilemek ve ilerlemek. 
Bu vesile ile AB Komiseri Füle’ye ve her vesilede AB liderleri ve Ankara’ya da söylediğimiz gibi, en etkili çözüm ise Türkiye’nin AB üyeliği yörüngesinde hızlanmasıdır. 
Geçen yıllarda kaçan tarihsel fırsatlara rağmen, Türk ekonomisi gümrük birliğinden genel olarak olumlu etkilendi: 
1.  Daha çok kalemde, daha çok ihracat: tekstil, otomotiv, elektronik, beyaz eşya, makina… 
2.  Daha çok yatırım: AB kökenli yatırımların payı dörtte üç. 
3.  Halka daha kaliteli ürün ve hizmet, tüketici hakları, gıda güvenliği, çevre standartları, sosyal koşullar, rekabet politikası… 
4.  Şirketler için ileri Avrupa koşullarında üretim, yönetim, denetim ve rekabet disiplini. 
5.  Irak’tan Çin’e diğer ülkelerin Türk ürünlerine artan itibarı, dünya ile artan ve çeşitlenen ticaret. 
6.  Uluslararası açılımları daha etkili, daha güvenilir bir ekonomi. 
Bazı hatalı analizlerde gündeme getirilen “ithalattan gümrük vergisi geliri kaybı” ise ancak ilk bir-iki yıl için yapılabilir. "Gümrük birliği olmasıydı" varsayımı yanıltıcı. Gümrük birliği ile standartları, uluslararası marka değeri ve dolayısı ile rekabet gücü artan Türk sanayisi uluslararası krizlerden az etkilendi. Gümrük birliği olmasıydı ithalat da buna göre bambaşka verilerle şekillenirdi. 
Daha ileri: Transatlantik hedef 
Gümrük birliği tam üyelik öncesi bir aşama olarak tasarlanmıştı. Fakat tam üyelik uzadıkça Türkiye’nin AB karar sistemi dışında olmasından kaynaklanan sorunlar belirginleşti. Diğer yandan, gümrük birliğini serbest ticaret anlaşmasına dönüştürmek de iyi olmaz. Türk ekonomisinin uluslararası açılımları ve marka değeri açısından olumsuz olur. Serbest ticaret anlaşmalarının serpildiği küresel ekonomide Türkiye’nin rakip ülkelere göre karşılaştırmalı ekonomik üstünlüğünü erir. Ayrıca, Dünya Bankası raporunun da işaret ettiği gibi, serbest ticaret anlaşması yerine gümrük birliği olması sayesinde yüzde yedi oranında ek ihracat artışı kazanılıyor. 
AB son yıllarda ticaret anlaşmalarını çoğaltıyor: G.Kore, Hindistan, Japonya, Güney Amerika, Güney Doğu Asya, Çin...  Dünya ve Türkiye ekonomisini etkileyecek esas etken ise ABD-AB arasında müzakere edilmekte olan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı anlaşması (TTIP). Transatlantik anlaşmanın AB ile üyelik süreci veya ekonomik entegrasyon içindeki ülkelere de açık olması öngörülebilir. Norveç, İsviçre ve Balkanları da içerecek bu konum Türkiye’nin uluslararası ekonomik çekim gücü ve “softpower” konumunu çok olumlu etkiler. Başka bir yaklaşımla, 
AB-Türkiye gümrük birliği doğrudan Transatlantik ekonomik alana dahil edilebilir. 
İşleri toparlama vakti 

Gümrük birliği hizmetler, tarım, ulaştırma, vize ve kamu ihaleleri gibi alanlarda gelişebilir.  Bu yönde stratejik çerçeveyi iyi değerlendirmek gerekiyor: 
  Dünya ekonomisi çok eksenli bir yönde, enerji, siyaset, teknoloji ve ekoloji gibi alanların birbirinden ayrılmayacağı sürekli bir  “big bang” içinde gelişiyor. 
  Avrupa’da birlik süreci farklılaştırılmış entegrasyon” sistemine doğru evrim içinde:  geniş bir AB ekonomik ve siyasal çemberi, merkezinde çekirdek Euro alanı. Türkiye dosyası da bu çerçevede hızla ilerler, Türkiye geniş AB’ye üye olur. 
  Türkiye bu küresel ortamda, ancak demokrasi, hukuk devleti, özgürlükler ve insan sermayesi yüksek bir toplum olarak siyasal saygınlık ve ekonomik çekim gücü sahibi olabilir. 
Yıllar eskidi. 
Gümrük birliği de. 
AB-Türkiye ilişkileri de. 
Zaman yenilikçilik zamanı. 
Hep öyleydi. 
.  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .
Dr Bahadır Kaleağası & Radikal - 16.IV.2014
 
International Coordinator  -  TÜSİAD
Turkish Industry & Business Association
www.tusiad.org
President, Bosphorus Institute
www.institut-bosphore.org
BRUSSELS :
TUSIAD Representation to 
the EU and BUSINESSEUROPE
(The Confederation of European Business)
T: +32 2 7364047      twitter.com/kaleagasi
kaleagasi@tusiad.org   www.kaleagasi.net
ISTANBUL :   tusiad@tusiad.org 
BEIJING    :   tusiad.china@euccc.com.cn
BERLIN     :   berlinoffice@tusiad.org
PARIS       :   parisoffice@tusiad.org
WASHINGTON DC  :   usoffice@tusiad.us     
.  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  .  

14 Nisan 2014 Pazartesi

Gümrük ve Ticaret Bakanlığından 137 Grup Tasfiyelik Satışı, 14 Nisan 2014

Gümrük ve Ticaret Bakanlığından 137 Grup Tasfiyelik Satışı
Gümrük ve Ticaret Bakanlığına bağlı tasfiye işletme müdürlükleri, 137 grup tasfiyelik araç ve eşya satışı yapacak.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'na bağlı tasfiye işletme müdürlükleri 137 grup tasfiyelik araç ve eşya satışı yapacak.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın tasfiyelik hale gelen araç ve eşya satışıyla ilgili ilanı Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre, Doğu Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü Cilvegözü Tasfiye İşletme Müdürlüğü'nce satışa esas bedeli 3 TL ile 32 bin 152 TL arasında değişen; muhtelif cep telefonu, lap top (Dizüstü Bilgisayar), muhtelif eşya, plastik depo, fermuar, akvaryum malzemesi, araç aksamı, televizyon kumandası, muhtelif giysi, kömür tozu, çakmak, LCD TV altlığı, tömbeki folyosu, takım çantası, ham zeytinyağı, toz şeker, cep telefonu bataryası, bakır tel, dürbün, plastik damla sulama borusu, muhtelif ev eşyası, muhtelif mutfak malzemesi, televizyon uydu aksamı, oyun kolu, hoparlör, anfi, muhtelif oda aksamı, muhtelif hırdavat malzemeleri, muhtelif telefon aksesuarı., teyp, basınç sayar, kol saati, projektör, haberleşme cihazı, at arabası, çapa makinası, muhtelif balıkçı malzemesi, zikirmatik cinsi 69 grup eşya; açık artırma suretiyle Gündüz Caddesi Antakya/Hatay adresindeki Antakya Belediye Parkı içinde bulunan Nikah ve Oda Tiyatrosu Salonunda 25 Nisan 2014 tarihinde saat 09.30'da satışa sunulacak. Açık Artırma Yöntemiyle Eşya Satış Şartnamesi ve ekleri 10 TL bedel karşılığı Cilvegözü İşletme Müdürlüğü ile Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüklerinden alınabilecek.
Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü Edirne Tasfiye İşletme Müdürlüğü'nce satışa esas bedeli 13,76 TL ile 207 bin 533 TL arasında değişen; binek otomobil, tekne römorku, tekne, kamyonet, kamyon, motosiklet, atv ve minibüs gibi 38 adet araç; açık artırma suretiyle, Halk Eğitim Merkezi Şehit Ressam Hasan Rıza Salonu Saracı Paşa Mah. Kargı Baba Tekke Sokak Edirne adresindeki ihale salonunda 24 Nisan 2014 tarihinde saat 10.00'da satışa sunulacak.
İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü Erenköy İşletme Müdürlüğü'nce satışa esas bedeli bin 210 TL ile 154 bin 580 TL arasında değişen; suni deri, iplik, polyester kumaş, kumaş, tekstil aksesuarı, bayan iç çamaşırı, plastik süs, pompa aksamı, elektronik kart, cep telefon kılıfı, reklam malzemesi, dolap menteşe ve aksamları, led driver, metal makine aksamı, not defteri, tükenmez kalem, elektriki aksam ve parçalar, giyim eşyası, tv modülü, çerçeve, bujiteri, yarı iletkeb malzeme (diyot), rulman, mıknatıs, conta, anakart, devre, recevier anakartı, cep telefonu, çakmak, sütyen, cep telefonu anakartı, huni hortum, sayaçlı akaryakıt pompası, el işlemeli giyisi, harici siren, siren kartı, keypet, detector, kol saati, lazer, flash bellek, ekran koruyucu, cep telefonu kapağı, cep tel. araç tutucusu, tablet bilgisayar, ayakkabı, su pompası, mutfak eşyası, IPAD, puro kesme makinesi, şarj aleti, aydınlatma cihazı gibi 30 grup eşya açık artırma suretiyle Ataşehir İstanbul adresindeki ihale salonunda 22 Nisan 2014 tarihinde saat 09.30'da satışa sunulacak. Açık artırma yöntemiyle eşya satış şartnamesi ve ekleri KDV dahil 10 TL bedel karşılığı Erenköy İşletme Müdürlüğü ile Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğünden alınabilecek.
(Haber Yayın Tarihi: 14.04.2014 09:52 // Ankara Haber Ajansı)

KKTC-TC Gümrük Birliği Antlaşması (1) Prof. Dr. ATA ATUN

KKTC-TC Gümrük Birliği Antlaşması (1)
Prof. Dr. Ata Atun
ABD'nin başını çektiği NAFTA (North America Free Trade Area) yani Kuzey Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması Kanada, ABD ve Meksika arasında 12 Ağustos 1992 tarihinde Washington'da imzalanmıştı.
Bazı tarım ürünlerinin belirli bir müddet koruma kapsamında kalmasını içeren NAFTA, üye ülkeler arasındaki ticarete uygulanan gümrük vergilerini süreç içinde sıfırlamıştı.
NAFTA'nın asıl amacı Meksika ile ABD ve Kanada arasındaki ekonomik uçurumu ortadan kaldırmak idi. Zaman içinde Kuzey Amerika kıtasında ekonomik ve toplumsal istikrar sağlanmış ve Meksika'dan ABD' ile Kanada'ya akan göçler de kısmen durdurulmuştu.
Bu antlaşma ile ABD ve Kanada Meksika'daki yatırımlarını arttırarak ucuz işgücünden yararlanırken, Meksika'da yaşanan işsizlik de aşağıya çekildi.
Aynı şekilde Avrupa Birliğinin de kendi EFTA'sı (European Free Trade Area) yani Avrupa Serbest Ticaret Bölgesi bulunmaktadır.
Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) 3 Mayıs 1960'da Avrupa Topluluğu'na (şu anki Avrupa Birliği) katılmak istemeyen veya katılmasına müsaade edilmeyen Avrupa devletleri için alternatif olarak kurulmuş olup, 4 Ocak 1960'da Stockholm'da 7 ülke (İngiltere, Danimarka, Norveç, İsveç, Avusturya, İsviçre ve Portekiz) tarafından imzalanmıştır. Bu ülkeler süreç içinde AB üyesi olduklarından günümüzde sadece İzlanda, Norveç, İsviçre ve Lihtenştayn EFTA'yı oluşturmaktadır.
EFTA'nın amacı, gıda maddeleri dışındaki maddeler için aralarındaki gümrük duvarlarını kaldırarak sanayi malları alanında serbest bir ticaret bölgesi oluşturmak olup üyelerin üçüncü ülkeler ile yaptıktan sınaî ürün ticaretinde, ortak gümrük tarifesi uygulamamasıdır.  EFTA aynı zamanda, üye devletlere ticaret liberalizasyonu sağlamasına ilaveten, Birliği'nin İç Pazarı'nın bir parçası olmalarını da olanak vermektedir.
Rum tarafındaki çözüm yönündeki isteksizlik ve müzakere sürecini olabildiğince uzatmak niyeti nedeni ile Rum lider Anastasiadis ile KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu arasında ABD'nin baskısı ile başlayan müzakerelerin kısa zamanda bir sonuç vermeyeceği açık ve net olarak ortaya çıkmaya başladı. Rumların niyeti 4 Mart 1964 tarihinde aldatmaca ile elde ettikleri hükümet olmak olanağını Kıbrıslı Türklerle paylaşmamak ve 18 Kasım 1983 tarihinde BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı insanlığın yüz karası olan karar ile de ambargolar altına sokmayı başardıkları Kıbrıslı Türklerin pes edene kadar izolasyonlar ve ambargolar altında sürünmelerini sağlamak.
Kıbrıslı Türkler de anavatan Türkiye'nin sağladığı olanak ve her alandaki yardımlarla pes etmeyince ve de tam aksine süreç içinde güçlendikçe de "Türkler uzlaşmaz, müzakerelerin gidişatını sabote ediyorlar" diye de, "yavuz hırsız ev sahibini bastırır" misali yaygarayı basıyorlar.
Türkiye'den adamıza su getirilmesinin gerçekleştirilmesi, bölgesel enterkonnekte sisteme bağlanmak ve ucuz elektrik kullanımı amacı ile elektrik kablosu çekilmesi projesi ile birlikte, Türkiye ile KKTC arasında "Serbest Bölge Ticaret Antlaşması" yapılmasının  veya "KKTC-TC Gümrük Birliği Antlaşması"nın hayata geçirilmesinin zamanı gelmiştir... (Devam edecek)
ata@kk.tc

11 Nisan 2014 Cuma

Dr. BİLTEKİN ÖZDEMİR; "TÜRKİYE’DE EKONOMİK BÜYÜME, MİLLİ GELİRİN OLUŞUMU VE BÖLÜŞÜMÜ"

TÜRKİYEDE EKONOMİK BÜYÜME,
MİLLİ GELİRİN OLUŞUMU VE BÖLÜŞÜMÜ ([1])

         1. Büyüme ve Gayrısafi Yurtiçi Hasıla (GSYH)

         Bir ülkede milli gelirin dağılımını belirleyen önemli faktörlerden birisi ve belki de en önemlisi o ülkenin toplam Gayrısafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) büyüklüğüdür. Çünkü, toplumun bölüşeceği toplam ülke içi hasıla ne kadar büyük olursa, onun bireyler arasında bölüşümü kolaylaşır ve diğer koşulların da sağlanması ile gelir dağılımında adalet ve eşitlik daha büyük oranda gerçekleştirilebilir. O bakımdan, bir ülkede bütün iyi niyetli çabalara rağmen gelir dağılımında ve özellikle açlık ve yoksulluk sınırlarının aşılmasında karşılaşılan güçlüklerin temelinde öncelikle o ülkenin gelişmişlik ve refah düzeyi gelir.

         Türkiye’de 1923-2013 yıllarını kapsayan 90 yıllık Cumhuriyet ekonomisinde gerçekleşen GSYH, Ekonomik Büyüme, Nüfus, Fert Başına Gelir, Enflasyon ve Döviz Kurları gibi ekonomik göstergelerin izlediği seyir yıllar veya dönemler itibariyle aşağıdaki Tablolar’da gösterilmektedir (Tablo: 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7).

          Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar geçirilen siyasal dönemlere, bu dönemlerde sorumluluk alan hükümetlere ve dönemsel büyüme oranlarına da Tablo 8 ve Tablo 9’da yer verilmiştir.

         Tablo 8’de Cumhuriyet dönemine kısaca ve topluca baktığımızda, en yüksek dönemsel büyümenin aritmetik olarak % 7,9 oranı ile (bileşik ya da birikimli olarak ise % 12,6 oranı ile) 1923-1938 yıllarını kapsayan Atatürk döneminde sağlandığını görüyoruz.
          Bu yılların aynı zamanda 1929 Dünya Büyük Krizinin yaşandığı, Osmanlı Devletinden gelen borçların ödenmeye devam edildiği, Tekalifi Milliye borçlarının da ödendiği, yabancı şirketlerin millileştirildiği, üretken nüfusun önemli bir bölümünün cephelerde yitirildiği, bütün bu olumsuzluklara karşın demiryolu politikasının başarı ile uygulandığı, 1933’de Sümerbank’ın, 1935’de Etibank’ın, 1925-1935 aralığında Uşak, Alpullu, Eskişehir ve Turhal şeker fabrikaları ile başlatılan şeker ve mensucat  sanayilerinin kurulduğu ve tüm bunların dışarıya borçlanmadan ulusal kaynaklara dayanılarak gerçekleştirildiği dikkate alınırsa, Atatürk ve arkadaşlarının ekonominin yönetiminde de ne ölçüde üstün başarı gösterdikleri daha iyi anlaşılacaktır ([2]).




([1]) Dr. Biltekin Özdemir ;
Dr. Biltekin Özdemir 
20 .Dönem Samsun Milletvekili ve Plan-Bütçe Komisyonu E. Başkanı, Maliye ve Gümrük Bakanlığı E. Müsteşarı
([2]) Tekâlif-i Milliye Emirleri, Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktalarından olan Sakarya Meydan Muharebesi öncesi ordunun ihtiyacını karşılamak ve Sakarya Savaşı'na hazırlanmak için Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın kanunla kendisine verilen yasama yetkisini kullanarak yayınladığı "Ulusal Yükümlülük Emirleridir". 7 Ağustos 1921'de yayınlanmış olup toplamı on maddedir.
Muharebesi öncesi ordunun ihtiyacını karşılamak ve Sakarya Savaşı'na hazırlanmak için Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın kanunla kendisine verilen yasama yetkisini kullanarak 7 Ağustos 1921'de yayınladığı "Ulusal Yükümlülük Emirleri" olup, şu on maddeden oluşmaktadır.
1. Her kazada bir Tekâlif-i Milliye Komisyonu kurulacak.
2. Tüccar ve ahali elindeki çamaşırlık bez, erkek elbisesi yapmaya elverişli her çeşit kumaş ile kösele, astar, meşin, sahtiyan, çarıklık deri, mıh ve hayvan malzemesinin % 40’ına, bedeli sonradan ödenmek üzere el konacak.
3. Her ev bir kat çamaşır, bir çift çorap ve çarık hazırlayarak askerlerin kullanması için Tekâlif-i Milliye Komisyonlarına teslim edecek.
4. İnsan ve hayvan yiyeceklerinin % 40'ına bedeli sonradan ödenmek üzere el konacak.
5. Her türlü nakil vasıtaları, ayda bir kez 100 kilometre olarak orduya taşıma hizmeti verecek.
6. Ordunun yiyeceğine ve giyeceğine yarayan bütün terk edilmiş mal ve malzemelere el konacak.
7. Muharebeye ilişkin her türlü silah ve mühimmat, üç gün içinde Tekâlif-i Milliye Komisyonlarına teslim edilecek.
8. Akaryakıt, kamyon lastiği ve haberleşme malzemesinin % 40'ına bedeli sonradan ödenmek üzere el konacak.
9. Silah ve malzeme yapan zanaatkârlar tespit edilerek ordu hizmetine alınacak.
10.Her türlü araba ve hayvanın % 20'sine bedeli sonradan ödenmek üzere el konacak.
        Tekalif-i Milliye Komisyonları, savaş ekonomisine giren ve Tekalif-i Milliye Emirlerinde belirtilen malları toplayarak kendisine bildirilen cepheye gönderecek, ayrıca bu emirlerin hizmet yükümlülüğüne ilişkin hükümlerini uygulayacaktır. Komisyon üyelerinden görevinde ihmal gösterenler, vatana ihanet suçu işlemiş sayılacak ve ona göre cezalandırılacaktır.
        www.tarihgazetesi.net
        TÜRKİYEDE EKONOMİK BÜYÜME,
MİLLİ GELİRİN OLUŞUMU VE BÖLÜŞÜMÜ
BÜTÜN KİTAPÇILARDA