22 Eylül 2014 Pazartesi

ZEYBEKCİ’DEN, TOKAT GİBİ UYARI: “BİZİ ALMAZSANIZ GÜMRÜK BİRLİĞİNİ SÜRDÜRMEYİZ”

ZEYBEKCİ’DEN AB'YE "TOKAT GİBİ" UYARI: “BİZİ ALMAZSANIZ GÜMRÜK BİRLİĞİNİ SÜRDÜRMEYİZ”
Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) Fırsatlar & Riskler Konferansı’nda konuşan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, ”Türkiye, AB ve kadim dostumuz ABD ile yapılacak TTIP arasında yer alacak. Bunun aksini kabul etmiyoruz. Eğer bizsiz imzalarsanız Gümrük Birliği anlaşmasını sürdürmeyiz” şeklinde konuştu.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, ABD ve AB arasında görüşmeleri süren Serbest Ticaret Anlaşması’nda Türkiye’nin durumu ele alındığı ’Yeni dönemde Türkiye-Amerika- Avrupa perspektifi: Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) Fırsatlar ve Riskler’ konulu konferansa katıldı.
Gaziemir Ege Serbest Bölgesi’nde (ESBAŞ) düzenlenen ve 2 gün sürecek konferansa ABD ve Avrupa’dan 200 civarında yerli ve yabancı iş dünyası ve kamu lideri ile siyasetçi, bürokrat, yatırımcı ve yöneticinin katıldı.
“REFERANDUMA GİDECEĞİZ”
Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinde 53 yıldır beklediğini ve alınma süreci geldiği zaman bazı ülkelerin referanduma gideceğini belirten Zeybekci şöyle konuştu: “AB’ye tam üyelik önemli ama bundan önemlisi üyelik sürecini yaşamak ve tamamlamak ekonomik, demokrasi, özgürlükler anlamında daha önemli. Biz AB sürecini önemsiyoruz. Bu süreci tamamladıktan sonra AB’ye tam üye olup olmamız göz ardı edilecek bir durum. O gün geldiği zaman Fransa, Almanya ve bazı ülkeler referanduma gidecek. Türkiye de diğer ülkeler gibi bunu referanduma götürecek. Bunu Fransa’nın Almanya’nın referanduma götürmesini adaletsizlik olarak görüyoruz. Bir ülkenizin katılmasını kendi halkına götürmek hukuk dışıdır. Referanduma götürecek bir ülke varsa o da Türkiye’dir.”
“ABD’NİN EKONOMİK İSTİLASIDIR”
Dünyanın ekonomik haritasının üç yıl içinde yeniden çizileceğini ve Türkiye’nin bu süreçte TTIP dışında kalma şansının olmadığını ifade eden Zeybekci şöyle devam etti:” Bugün AB ile ABD’nin sürdürdüğü TTIP görüşmeleri 2017 başında uygulamaya geçmesi öngörülen bir anlaşma. Bu anlama basit bir anlaşma değildir. Ticari, siyasi, kültürü de içine alacak kapsamlı bir anlaşma. Parasal değeri dünya ticaretinin yüzde 50’sinin üzerindedir. Türkiye’nin AB, Gümrük Birliği gerek de bu TTIP dışında kalma gibi bir şansı yoktur. Biz bu organizasyonun içindeyiz. BİZ AB ile Gümrük Birliği Anlaşması olan tek ülkeyiz. Biz anlaşma dışında kalmayı bunu kabul edemeyiz. ABD’nin AB üzerinde elde ettiği hakları Türkiye üzerinde de elde edecek. Bu o demektir. ABD bu hakları otomatik elde ederken, Türkiye ABD üzerinde hiçbirşey elde edemeyecek. Belki sözlerim ileri gitmiş olabilir. Ama anlaşılsın diye söylüyorum. Bu ticari ve ekonomik olarak Türkiye’nin ABD tarafından ekonomik istilasıdır. Biz aynı grup içinde olmak istiyoruz. Eşitlik istiyoruz. ABD ürünlerinin ticaretinin bize gelmesine hayır demiyoruz. Biz de size gelelim rekabet edelim diyoruz.”
“BİZSİZ İMZALARSANIZ…”
Zeybekci, Türkiye’nin TTIP dışında bırakılması dışında Gümrük Birliği anlaşmasının sürdürülemeyeceğini belirterek, “Ola ki TTIP bizsiz imzalarsınız maalesef üzülerek söylüyorum ki Gümrük Birliği bizim için sürdürülemez haline gelir. Sürdüremeyiz. Kendimizi korumak zorunda olduğumuz anlattık. Ve çok iyi anlaşıldığını da biliyoruz. Önümüzdeki dönemde başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere yoğun görüşmeler yapıyoruz. Türkiye yeni serbest ticaret anlaşmaları yapıyor. Boş durmuyoruz. Türkiye çaresizce bekleyecek bir genetik yapıya sahip değildir. Biz duramayız. Onun için Türkiye kadim müttefikimiz ABD ile yapılacak TTIP arasında yer alacak. Bunun aksini kabul etmiyoruz” şeklinde konuştu.
Türkiye ve AB arasında 20 yıl önce imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması’nın Türkiye’yi rahatsız ettiğini ve hiçbir egemen ülkenin böyle bir anlaşma imzalamayacağını ifade eden Zeybekci, şunları söyledi: “Öyle bir anlaşma ki mekanizmasında ve istişare mekanizmasında yokuz. . Gümrük Birliği Anlaşması teknik ve resmi anlamda hakikaten egemen bir devletin imzalamaması gerek ama biz bu anlaşmadan çok faydalandık. Kurumsal, kalite, rekabet anlamında çok önemli etkisi olmuştur. Bu anlaşma kısa vadeli düşünülmüş bir anlaşmadır. Ama maalesef bunların üzerinden de 20 yıl geçti. Ama öyle bir anlaşma ki AB’nin 3. ülkelerle yaptığı bütün anlaşmalara otomatik olarak tabisiniz. Meksika ve Cezayir AB ile serbest ticaret anlaşması imzalayarak, elini kolunu sallayarak Türkiye’ye girecek. Türkiye aynı hakkı bulamayacak. Bırakın hakkı ‘Gel bizimle de serbest ticaret anlaşması yap diyemiyoruz, yanaşmıyorlar. Biz Cezayir ile 9 yıldır masaya oturamadık. Bu bugüne kadar bizi rahatsız etmiyordu. Ama Dünya Ticaret Örgütü’nün asıl amacı özgürlük, eşitlik ve serbestlik. Bu amaçla kuruldu. Ama kitapta yer alan bilgiler bırakılarak STA’lar yapmaya başladı aralarında. AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı anlaşmalar bizi incitmeye başladı. Bu ülkelerin mallarının doğrudan ülkemize girmesi bizi rahatsız etmeye başladı. Biz de kendi şartlarımızı imzalamaya başladık. Bizimle serbest ticaret anlaşması yapmayanların ürünlerini de tek tek inceleyerek alıyoruz. Türkiye de bu anlamda boş durmuyor. Bizim de 21 tane imzaladığımız serbest ticaret anlaşmamız var.”
“TÜRKİYE NATO VE AB’NİN EN UÇTAKİ KALESİ”
Avrupa ve ABD ile cumhuriyet kuruluşundan bu yana barış üzerine geliştirildiğini vurgulayan Zeybekci, NATO üyeliği ile Türkiye’nin başka bir ekip üyesi haline geldiğini söyleyerek, “Herkesin çocukluğunda en büyük hayali aya çıkan Amerikalıydı. Şimdi aya çıkan Amerikalı ile müttefik olan bir Türkiye var. Biz gerek ABD ile gerek AB ile hep dost olduk. Aynı hatta yer aldık. Yıllarca biz Avrupa’nın, NATO’nun en uçtaki kalesi gibi olduk. Bundan dolayı tehditler bile aldık. Bunları şikayet anlamında söylemiyorum. Resmi görmek için söylüyorum” dedi.
ESBAŞ Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Faruk Güler, AB ile Gümrük Birliği ve tam üyelik görüşmeleri içinde olan ülkemizin sürecin dışında kalmaması ve bu ekonomik kazanımlardan fayda sağlamak üzere ivedilikle harekete geçmesinden hareketle ESBAŞ olarak bu konferansı organize ettiklerini belirtti. Güler ayrıca, küresel ticareti yeniden şekillendirecek olan ABD ve AB arasındaki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşmasına katılabilmek için Türkiye’nin uzun zamandır sıkı lobi faaliyetleri yürüttüğünü hatırlattı.
ESBAŞ Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Faruk Güler de, Türkiye’de yatırımı arttırmanın önemine değinerek, “Özellikle yabancı yatırımcıya ülkemizi tanıtmak ve Türkiye’ye daha fazla yabancı yatırımcıyı çekmemiz gerek. Bunun için AB ile tam üyelik görüşmeleri içinde olan ülkemizin TTIP olarak kısalttığımız, “Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı” sürecinin dışında kalmaması için ivedilikle harekete geçmesi gereği ortaya çıktı” dedi.
TİCARET, YENİDEN ŞEKİLLENECEK
ABD ile AB arasındaki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nın sıradan bir ticari anlaşma olmadığının altını çizen Güler, “Bu anlaşma küresel ticareti yeniden şekillendirecek. Bu anlaşma ile dünya ticaretinin yüzde 60’ı yeniden düzenlenecek. Dünyanın en geniş ekonomik bölgesinin sınırları çizilecek, uluslararası ticaretin standartları yeniden belirlenecek. Taraflar arasında, gümrük vergilerinin sıfırlanması, tarife dışı engellerin kaldırılması ve mevzuatlarda uyumun sağlanmasıyla piyasalara erişimin kolaylaştırılması anlaşmanın temel hedefleri arasında yer almakta. Böylece ABD ve AB arasında yatırım ortamı tümden değişecek. Türkiye, bu kadar önemli bir anlaşmanın görüşmelerine, AB üyesi olmadığı için, fakat AB ile olan gümrük birliği anlaşmamızı hiç dikkate almadan, bugüne kadar dahil edilmedi” ifadelerini kullandı.
KONU HAYATİ ÖNEME SAHİP
Türkiye’nin 1996 yılında AB ile yaptığı gümrük birliği anlaşmasına göre, AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı ticari anlaşmalarda AB’nin sorumluluklarının otomatik olarak Türkiye’nin de sorumluluğu haline geldiğine dikkat çeken Güler sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak üçüncü ülkelerin AB’ye verdiği avantajları Türkiye’ye vermek gibi bir sorumluluğu bulunmuyor. Bu durumda Türkiye üçüncü ülkelerle ayrıca bir anlaşma yapmak zorunda kalıyor. TTIP gibi çok kapsamlı olan ve ABD ile AB devleri arasında yapılacak bu anlaşmanın dışında kalmak hepimizi derinden etkileyecek, Türkiye’nin özellikle ABD ile olan ticaret ve yatırım ortamını tümden değiştirecektir. Konu, tüm iş dünyamızın tüm aktörlerinin çok yakından ve hep birlikte ilgilenmesini gerektiren hayati bir konudur.”
MÜJDELİ SÖZ
Türkiye’nin, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşmasına katılabilmek için uzun zamandır sıkı lobi faaliyetleri yürüttüğüne dikkat Çeken Güler, “Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekci’nin ABD ve AB makamları ile gerçekleştirdiği yoğun görüşmeler ve girişimleri sayesinde taraflardan ‘teknik görüşme’ sözü almış olması müjdeli bir haberdir. Bu görüşmenin sonuçlarını merakla bekliyoruz” diye konuştu.
“EKONOMİ İLİŞKİ ORTAKLIKLA GELİŞTİRİLEBİLİR”
TOBB Başkan Yardımcısı ve Ege Bölge Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar yatırım ortaklığının Türkiye’nin geleceği için çok nemli olduğunu belirterek, “Türkiye ve ABD güçlü siyasi anlaşmaya sahip olmasına rağmen ekonomik olarak iyi bir seviyeye ulaşmış değil. Bu anlamda özellikle iki ülke ekonomik bağlarını hızlandırmış bulunuyor. Emtea tcareti giderek artıyor. Ekonomik ilişkiler yatırım ve ticari ortaklıkla geliştirilebilir. Bu ortaklık da bu anlamda çok önemli. Önümüzdeki süreçte doğru adımlar atarsak TTIP bizim için avantaj olabilir. Hem Türk hem Amerikan firmaların sorunları serbest ticaret anlaşmasıyla çözülebilir. Umarım iş dünyası da komite çalışmalarına dahil edilir” şeklinde konuştu.
İzmir Valisi Mustafa Toprak da Türkiye’de yatırım altyapısının dış ülkelerin ortak menfaatleri konusunda önemli avantajlar oluşturduğunu belirterek, “Bu çalışmanın ülkemiz üzerindeki çalışmaları kapsayacak şekilde dahil edilmesi de önemli. Sadece ESBAŞ bile Türkiye’n, gözardı edilemeyeceğini ortaya koymaktadır” dedi.
“KOPARMAMIZ GEREKİYOR”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ise, yarım asırdır AB’ye giremeyen bir Türkiye için bu ortaklığın büyük önem taşıdığını belirterek, “Hükümete düşen en önemli görev ya AB ile ya ABD ile yapılan kapsamlı bir ticaret anlaşmasıyla Türkiye’ye verilecek zararın hızlı bir diplomasiyle vazgeçilmez olarak dünya kamuoyuna duyurup bunu kopartmamız gerekiyor. Ülkemizin menfaati bundandır. İnanıp başarmaktan başka çaremiz de yok” diye konuştu.
KİMLER KATILDI?
Toplantıya Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin yanı sıra, Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, Ekonomi Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Hüsnü Dilemre, Savunma Sanayi Müsteşarlığı Sanayileşme Daire Başkanı Bilal Aktaş, TOBB Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar, İzmir Valisi Mustafa Toprak, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, Savunma Sanayi Müsteşarı İsmail Demir, Ekonomi Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Hüsnü Dilemre, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkan Yardımcısı Arda Ermut, TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü Dr. Bahadır Kaleağası, TAI Başkanı Muharrem Dörtkaşlı, Kale Grup Teknik Bölüm Başkanı ve aynı zamanda Türkiye-ABD Ekonomik İşbirliği Türkiye Kanadı 2’inci Dönem Başkanı Osman Okyay, Boeing Türkiye ve Kuzey Afrika Başkanı Bernard Dunn, Lockheed Martin Avrupa ve Amerika Başkan Yardımcısı Jonathan W. Hoyle, Sikorsky Ortadoğu, Türkiye ve Afrika Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda Genel Müdürü Anand E. Stanley ile Pratt & Whitney Uluslararası Programlar ve İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Clifford R. Stone katıldı. (Ulusal Haber Ankara & İhlas Haber Ajansı-18 Eylül 2014 Perşembe, 12:29)

12 Eylül 2014 Cuma

Ekonomi Bakanı Nihat ZEYBEKÇİ; "Türkiye - Moldova Serbest Ticaret Anlaşması İmzalandı"

Türkiye - Moldova Serbest Ticaret Anlaşması İmzalandı
12 Eylül 2014 - Türkiye ile Moldova arasında müzakereleri 2011 yılı Mayıs ayında başlatılan Türkiye-Moldova Serbest Ticaret Anlaşması (STA), 11 Eylül 2014 tarihinde Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekci ile Moldova Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Sayın Andrian Candu tarafından Kişinev’de imzalandı.
Türkiye’nin, AB üyesi olmayan Doğu Avrupa Bölgesi’ndeki (Azerbaycan, Belarus, Ermenistan, Gürcistan, Moldova ve Ukrayna ) ilk Serbest Ticaret Anlaşması olma özelliğini taşıyan Anlaşma, Türkiye ile Moldova arasındaki ticarette uygulanan gümrük tarifeleri ile tarife dışı engellerin kaldırılmasını öngörmektedir.
STA, tarafların kendi iç mevzuatına göre gerçekleştirecekleri onay işlemlerinin tamamlanmasının akabinde yürürlüğe girecektir. Anlaşma’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte ihracatçılarımız Moldova pazarına tercihli giriş imkânı elde edecektir.
Moldova, 2013 yılı itibariyle yaklaşık 3,6 milyonluk nüfusu, 7,9 Milyar Dolarlık GSYİH’sı, %8,9 seviyesindeki büyüme oranı, 2,5 Milyar Dolarlık İhracatı ve 2,6 Milyar Dolarlık ithalatı ile bölgesinde gelişen bir ekonomiye sahiptir. Moldova, ayrıca, 2007 yılında yürürlüğe giren CEFTA (Orta Avrupa Serbest Ticaret Anlaşması) ile Arnavutluk, Bosna Hersek, Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Kosova ile bölgesinde oluşan serbest ticaret alanına dâhil olmuştur.
STA’nın yürürlüğe girdiği tarihte, gümrük tarifesi satır sayısı bakımından Moldova’ya ihracatımızın %75’i, anılan ülkeden ithalatımızın %80’i; hâlihazırda ticarete konu ürünler bakımından ise ihracatımızın %84’ü ithalatımızın ise %93,3’ü gümrük vergisinden muaf olarak gerçekleştirilecektir. 5 yıllık geçiş döneminin sonunda ise tarife satır sayısı bakımından ihracatımızın %77’si; hâlihazırda ticarete konu olan ürünler bakımından ise ihracatımızın %95’i, gümrük vergisinden muaf bir şekilde gerçekleşecektir.
Anlaşma uyarınca, taraflar, sanayi ürünlerinde karşılıklı olarak uygulanan tüm gümrük vergilerini 5 yıllık geçiş dönemi dâhilinde tedricen sıfırlayacaktır. Bu cümleden olarak, ülkemizce sanayi ürünlerinde Moldova’ya karşı uygulanan gümrük vergileri STA’nın yürürlüğe girdiği tarihte sıfırlanacaktır. Moldova tarafı ise gümrük tarife satırı bakımından sanayi ürünlerinin %97’sinde ülkemize karşı uyguladığı gümrük vergilerini STA’nın yürürlük tarihinde sıfırlayacak, bazı tekstil ve hazır giyim eşyası, ayakkabı, mobilyalar ile plastik ürünleri olmak üzere diğer sanayi ürünlerinde ülkemize karşı uyguladığı gümrük vergilerini ise 3 veya 5 yıllık indirim takvimleri dâhilinde tedricen sıfırlayacaktır.
Tarım ürünlerinde ise taraflar, seçilmiş ürünler temelinde karşılık olarak taviz değişiminde bulunmuşlardır. Anlaşma yürürlüğe girer girmez değer olarak Moldova’ya ihracatımızın %69’u, bu ülkeden ithalatımızın ise %89’u için tercihli pazara giriş imkânı sağlanacaktır.
Bu cümleden olarak, Moldova açısından önem arz eden şarap, ayçiçeği tohumu ve yağı, meyveler, bazı hububat ürünleri ile tütün ve işlenmiş tarım ürünlerinde ülkemizce Moldova’ya tarife kotası dâhilinde gümrük vergisi indirimi veya muafiyeti sağlanacaktır. Ülkemiz açısından hassas addedilen canlı hayvan (koyun, keçi ve sığır) ile buğday, buğday unu ve zeytinyağı dâhil olmak üzere tarife satırlarının % 83’ünü oluşturan tarım ürünleri ise liberalizasyon kapsamı dışında bırakılmıştır.
Buna karşılık Moldova tarafı, ülkemizden ithal edilen belirli tarım ürünlerinde uyguladığı gümrük vergilerini, miktar limiti olmaksızın veya tarife kotası dâhilinde sıfırlayacaktır. Bu cümleden olarak, ülkemiz ihracatı açısından önem arz eden; çikletler, alabalık, orkinos, incir, portakal, greyfurt, kayısı, zeytin, zeytinyağı, bitkisel katı ve sıvı yağlar, maya ve tütün gibi ürünlerin gümrük vergileri Anlaşma’nın yürürlüğe girişi ile birlikte sıfırlanacaktır. Ülkemiz menşeli işlenmiş tarım ürünlerinde (şekerli mamuller, çikolata, kek-bisküvi) ise tarife kotası dâhilinde gümrük vergisi muafiyetli tercihli giriş imkânı elde edilmiştir.
2013 yılında Moldova’ya ihracatımız 275 milyon dolar, Moldova’dan ithalatımız ise 260 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. İki ülke arasında imzalanan STA ile iki ülke arasında ticaretin dengeli bir biçimde artırılması ve işadamlarımız arasında yeni işbirliği ve yatırım imkânlarının yaratılması hedeflenmektedir.
Kaynak: Ekonomi Bakanlığı, 12.09.2014

3 Eylül 2014 Çarşamba

iRRasyonel; "Maddenin finans hali..." 2 Eylül 2014 Salı

Maddenin finans hali...
02 Eylül 2014 Salı
10 adımda "ekonomi yorumcusu" nasıl olunur?
Ekonomi kanallarındaki yorumcuları görünce hayran olmamak elde değil. Yorumlarındaki o mütevazi kendini beğenmişlik, çıraklık seviyesindeki uzmanlık, İngilizce desenli Türkçe monolog ve tumturaklı fikirleri ile hepimizin takdirini kazanmış kişilerdir ekonomi yorumcuları. Sıradan yatırımcı ne dediklerini pek anlamasa da yine de farklı bir dünyadan izlenimi veren bu insanlara eleştiri yöneltmeyi düşünmez. O nedenle biz de eleştirmeyeceğiz!
Öte yandan başka bir gerçek var. Bu ışıklı dünyada olmak isteyen birçok finansçı var. Neredeyse tüm finans dünyası televizyona çıkıp kendini gösterme tasasında. O zaman biz de onlara yardımcı olalım ve televizyonda ekonomi yorumu yapmanın el kitabını verelim. Eğer siz de ekonomi kanallarında boy gösteren piyasa profesyonellerinden olmak istiyorsanız birkaç dakikanızı ayırmanız yeterli olacaktır.
10 adımda ekonomi yorumcusu nasıl olunur?
Adım 1
Öncelikle yüzünüzde hep bir gülümseme olacak. O gün kriz varmış, zavallıların eline tutuşturulan adı duyulmadık Türk şirketlerinin hisse senedi şeklindeki kese kağıtları değer kaybetmiş, Soma'da yüzlerce kişinin üzerine şalter kapatılmış pek önemli değil. Eğer güzel gülümsüyorsanız, hem popülariteniz artar, hem de gelecek programa çağrılma olasılığınız yükselir. Ayrıca insanlar sizin gülümseyen yüzünüzü gördükçe bu acı gerçekleri de umursamazlar.
Adım 2
Size sorulan soru ne olursa olsun yakın zamanda öğrendiğiniz bir vecizle konuyu açın. Bir kitaptan, romandan ya da popüler birinden alınmış bir söz olabilir. Mark Twain, Buffett ya da Sefiller'den alıntı yapabilirsiniz ama Ömer Seyfettin ya da Yaban romanından alıntı hoş kaçmaz. Sizi "zavallı" gösterir. Bu sözün birazdan söyleyeceklerinizle de ilgisi olması gerekmiyor. Mesela şöyle bir cümle daha söze başlamadan size entellektüel bir hava verecektir: "Anna Karenina romanının ilk cümlesi şöyledir: Bütün mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır." Romanın tamamını okumuş olmanız önemli değil; kimse size sonunu sormayacaktır, emin olun.
Adım 3
Nasıl olsa konuk sizsiniz ve herkes sizi dinlemek zorunda olduğundan sorulan soruya kısa ve net bir cevap vermek yerine mümkünse soruyu "poposundan" anlayın. Altın fiyatları ne olur sorusuna şöyle bir karşılık verin: "Hisse senetleri piyasasını uzun süredir gözlemliyorum."
Adım 4
Anlattıklarınız insanların işine yarayacakmış gibi değil de uzaylıların, mutantların veya çöl farelerinin işine yarayacakmış gibi anlatın. Vereceğiniz bilgiyi öyle bir verin ki, bir yatırım kararına dönüştürülmesi ortalama insanlar için mümkün olamasın. Alabildiğine soyut ve belirsiz olsun. Şu cümle tam size göre: "O nedenle altın fiyatlarının yukarı yönlü hareketi büyük bir kararsızlık içeriyor."
Adım 5
Cümle aralarına İngilizce sözcükleri mutlaka sıkıştırın. Aksi takdirde sizin Amerika'da öğrenim görmediğinize kanaat getirilir ki, Allah muhafaza... Mesela over the counter, junk bond veya quantitative easing deyin. Ama bunu söylerken de "dan" diye söylemeyin. İşin adabı şudur. Sözcüğün Türkçesini hatırlamakta güçlük çektiğinizi gösteren bir duraksama yapın ve yüzünüzde bu anımsayamama hali için bir kendinize kızma edası oluşsun. Hani ilkokulda "yedi kere dokuz" sorusunu anımsayamazsın da üzülürsün ya, işte aynen öyle. Şu sıralar şu cümle söylenebilir: "Amerika'dan gelecek hmmm... quantitative easing haberleri de bu kararsızlığı arttıracaktır."
Adım 6
Eğilim, konjenktür, trend, ayı piyasası gibi sözcüklerin cümle içinde nasıl kullanılacağını iyi öğrenin. İlkokulda yeni öğrendiğiniz sözcükleri cümle içinde kullanma egzersizlerini boş kaldığınız zamanlarda bu sözcükler için de yapın. Hatta mümkünse sözcükleri yan yana kullanın: "Böyle bir konjenktürde altın fiyatlarının yükseliş trendine girme eğilimi yapısal sebepler içeriyor." Bu tür sözcükleri her cümlenize eklemeyi ihmal etmeyin.
Adım 7
Cümlelerinizde kullandığınız fiilleri de dikkatli seçin. Gelmek, gitmek, yapmak, almak, satmak gibi aşağı sınıftan insanların kullandığı fiiller yerine örtüşmek, kırılmak, ralli yapmak, realize olmak gibi fiilleri kullanın. Böylece eylemler arasındaki nüansları ayırabilecek yeterlilikte olduğunuzu herkes anlar ve avam tabakadan ayrılırsınız. Ama bunu yaparken teknik analiz deyimlerini kullanmayı da ihmal etmeyin. Çünkü hiçbir şey teknik analizin verdiği esrarengizliği veremez. Mesela şöyle deyin: "Piyasalardaki kırılma altının ralli yapmasına neden olur; o nedenle 50 günlük hareketli ortalama 200 günlük hareketli ortalamayı yukarı yönlü kırabilir."
Adım 8
Yol tarif etmenin bir insanın zekasını ele vermesi gibi yön tarif etmek de ekonomi yorumculuğunun kalbini oluşturur. "Yukarı" ya da "aşağı" değil de "yukarı yönlü" ya da "aşağı yönlü" demeniz gerekir. Almak ya da satmak değil de alım yönlü ya da satım yönlü demelisiniz. Öte yandan ekonominin dili pek de masum bir dil değildir. Toparlanma, kasılma, gevşeme, büyüme, küçülme gibi evrim biyolojisinin "libido"lu kavramları her zaman kendini hissettirir. Bu sözcükleri büyük bir hınzırlıkla ve gizli şehvetle söylemeniz beklenir. Basit bir cümle içinde kullanalım: "Faizlerde gevşeme yukarı yönlü bir toparlanma getireceğinden alım yönlü karar verilmesi mantıklı olacaktır."
Adım 9
Cümlelerinizin sonunda "Hamdolsun", "evelallah", "kısmet" gibi yerleşik dilimize hakim inançsal deyimler yerine bunların bilimsel karşılığı olan "ihtimal" sözcüğünü kullanın. Düşük olasılık, yüksek olasılık, sınırlı miktarda, beklentilerin üzerinde gibi deyimler en yaygın olanlarıdır. Şöyle bir cümle olabilir: "Altın fiyatlarında beklentilerin üzerinde bir artış yüksek ihtimalle sınırlı bir satım getirecektir."
Adım 10
Sözlerinizi bitirirken eski halk şiirlerini hatırlayın. Son dizelerin "Karacaoğlan der ki" diye başladığını hatırlarsınız. İşte sizin de yapmanız gereken budur. Fed Başkanı ya da Roubini son zamanların en ideal Karacaoğlan'larıdır. Benim düşündüklerim de Fed Başkanınınki gibi değil de Fed Başkanının düşüncelerinin sizin gibi olduğunu söyleyin. Böylece kendinizi Fed Başkanından daha iyi bir ekonomist olarak göstermiş olursunuz. Şöyle ki: "Fed'in politikaları da benim bu konudaki düşüncelerimi fazlasıyla destekliyor." Nasıl, sihirbaz Houdini'i bile kıskandıracak bir hokus pokus değil mi; Fed başkanı sizin gibi düşünüyor...
*
İşte hepsi bu. Şimdi her adımda verdiğimiz örnek cümleleri uç uca ekleyelim ve okuyalım. "Anna Karenina romanının ilk cümlesi şöyledir: Bütün mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır. Hisse senetleri piyasasını uzun süredir gözlemliyorum. O nedenle altın fiyatlarının yukarı yönlü hareketi büyük bir kararsızlık içeriyor. Amerika'dan gelecek hmmm... quantitative easing haberleri de bu kararsızlığı arttıracaktır. Böyle bir konjenktürde altın fiyatlarının yükseliş trendine girme eğilimi yapısal sebepler içeriyor. Piyasalardaki kırılma altının ralli yapmasına neden olur; o nedenle 50 günlük hareketli ortalama 200 günlük hareketli ortalamayı yukarı yönlü kırabilir. Faizlerde gevşeme yukarı yönlü bir toparlanma getireceğinden alım yönlü karar verilmesi mantıklı olacaktır. Altın fiyatlarında beklentilerin üzerinde bir artış yüksek ihtimalle sınırlı bir satım getirecektir. Fed'in politikaları da benim bu konudaki düşüncelerimi fazlasıyla destekliyor."
Ne dersiniz, 10 adımda ekonomi yorumculuğu fazla zor olmasa gerek. Birkaç egzersizden sonra cebindeki 100 doları için ideal satış kurunu öğrenmek adına ekonomi kanalı izleyen sokaktaki masum insan bile yapabilir, değil mi?