26 Temmuz 2018 Perşembe

TÜRKİYE NEREYE KOŞUYOR "İsmail MÜFTÜOĞLU" - ​Özellikle; “Kadın hakları, çocuk hakları, hayvan hakları, cinsiyet eşitliği gibi kavramlara dayanan ‘hukuk’ eliyle Türk insanı formatlanmaktadır. Tanzimat ve Islahat Fermanı ile başlayan hukuki metinlerle Türkiye’yi dizayn etme süreci, bugün TMK (Türk Medeni Kanunu) ve TCK (Türk Ceza Kanunu)’ndaki değişiklikler, İstanbul Sözleşmesi, 6284 Sayılı Kanun, Hayvanları Koruma Kanunu, Cinsel İstismar Yasa Tasarısı gibi hukuki metinlerle (maalesef) devam ediyor.”

TÜRKİYE NEREYE KOŞUYOR
İsmail MÜFTÜOĞLU
​​i-muftuoglu@hotmail.com

​Türkiye’nin temel dayanakları gün geçtikçe, her gün biraz daha çok erozyona uğramakta ve yozlaşma daha ziyade artmaktadır. Yani tarihi, milli ve manevi değer anlayışımızda bozulma, büyük bir hızla devam etmektedir.

​Toplumumuz, maalesef kanuni düzenlemelerle, ahlaken daha çok çökertilmekte, din anlayışımız, milli hasletlerimiz kuraklaştırılmakta, böylece maneviyatımız daha çok tahrip edilmektedir. Neticede bir kaos ve bu kaos içinde de bir mücadele zemini oluşturulmaktadır.

​Sonuçta öyle bir yapılanmaya varılacak ki, Allah’ın kanunları değil, algı operasyonları sonucunda makinelerin, bilgisayarların söyledikleri dikkate alınacaktır. Zira küçük bir elit grup, gelecekteki hayat şeklini biçimlendirebilecektir.

​Bu nevi çalışmalar bugün hem ABD’nde ve hem de İsrail’de yapılmaktadır. Emperyalist ülkelerin ve küresel sermaye çetelerinin tüm gayretleriyle, bu projeleri realize etmek için çırpınıp, durduklarını görüyoruz. Böylece emperyalist devletlerin ve küresel sermaye çetelerinin niçin eşcinselliğe bu kadar yoğun bir emek harcadığı daha iyi anlaşılmaktadır.

​Malum, eşcinsellik küresel bir projedir. Bu projeye neden bu kadar ciddi bir yatırım yapılmaktadır? Çünkü bu projenin kötü politik sonuçları vardır. Kur’an-ı Kerim’de; “Ateşe çağıran önderler” dediği bir grupları ve karar verici bir merkezleri bulunmaktadır.

​Bu grup ve merkezlerin çok önemsediği bazı projeler vardır. Yazar Mücahit Gültekin’e göre, bu projelerin başında gelenler; “ölümsüzlük, yapay zeka, insanı kopyalama, geleceği okuma, düşünceleri okumadır. Onun için küresel düzen kurucuları bilgiye ve bilmeye bu sebeple büyük önem veriyorlar. Her yerde hazır ve nazır olduklarını diyebilmek için bu gereklidir. Şimdilik bu düzeyden uzaktırlar. Ama şeytan onları ümitlendiriyor.

​Örneğin facebook ve cep telefonları, elektronik yazılımı olan arabalar vs vasıtasıyla bizim nerede olduğumuzu, konumumuzu bilebiliyorlar. Ya da elektronik çipi olan kimlik kartımız yanımızda olduğu sürece nerede olduğumuzu bileceklerdir. (Çünkü) bu kimlik kartları muhtemelen harekete, sese, kokuya ve düşünceye duyarlı(dır.) şu anda yaptıkları Allah’ın kurmuş olduğu düzende yaramazlık yapmaktan başka bir şey değil.

​Eşcinsellik, düzeni değiştirebilmenin mikro bir uygulamasıdır. Hemen belirtelim ki, Türkiye halkı batının kültürel, bilimsel operasyonlarına açık bir ülkedir.” Zira memleketimizde milli ve manevi terbiyenin ihmal edilmesi bizi küçültmüş, Avrupa’yı büyütmüştür. ‘Biz ne kadar geriyiz’, ‘hayat Avrupa’dır’, ‘Türk ve Müslüman olmak ayıptır’, ‘hele Müslüman olmak vahşi olmakla müsavidir’ kompleksi sonucu, Avrupa sadece ruhlarımızı fethetmiş değil, ifsat da etmiştir. Çünkü Türkiye de elit (çok az bir kısmı hariç) yukarıda anlattığımız siyasal ve kültürel hiçbir gelişmeyle yeterince ilgilenmemekte, bu operasyonlara karşı halkı bilgilendirmemekte, bu operasyonlara karşı direnmemektedir.

​Özellikle; “Kadın hakları, çocuk hakları, hayvan hakları, cinsiyet eşitliği gibi kavramlara dayanan ‘hukuk’ eliyle Türk insanı formatlanmaktadır. Tanzimat ve Islahat Fermanı ile başlayan hukuki metinlerle Türkiye’yi dizayn etme süreci, bugün TMK (Türk Medeni Kanunu) ve TCK (Türk Ceza Kanunu)’ndaki değişiklikler, İstanbul Sözleşmesi, 6284 Sayılı Kanun, Hayvanları Koruma Kanunu, Cinsel İstismar Yasa Tasarısı gibi hukuki metinlerle (maalesef) devam ediyor.”

​Hazırlanan ve çoğu realize edilen kanun ve sözleşmeler sonucunda, Türkiye’nin şimdi geldiği durumu, yazar Mücahit Gültekin’in şöyle özetlediğini görüyoruz:

1- Türkiye’de aile dağılıyor, kadın kocasından, koca çocuğundan ayrıştırılıyor, kısa bir süre sonra çocuk da anasından ayrıştırılacak, aile kamu denetimine açılacağı gibi, çocuğun kamulaştırılması söz konusu olacaktır. 6284 sayılı kanun tamamen ailenin yok edilmesi amacına yönelik hazırlanmıştır.

2- İnsan ve hayvanın ontoljik olarak eşitlendiği bir düzen kuruluyor.

3- Cinsellik yaşı düşüyor ve çocuklar LGBT (lezbiyen, gay, biseksüel, transseksüel) kuruluşlar tarafından ayrımcılık yapmama, nefret söylemine karşı bilinçlendirme, toplumsal cinsiyet eşitliği hakkında bilgilendirme bahanesi ile eşcinselleştiriliyor.

Örneğin 2005’de Türkiye’de kurulan Türkiye’nin ilk eşcinsel derneği KAOSGL iki aylık bir dergi yayınlıyor. 1994’ten beri çıkan derginin Mayıs 2017 sayısı çocuk tema’sına ayrıldı. Ayrıca dernek 2014 yılında (LGBT) çocuklar için ne yapmalı, ayrıca LGBT çocuklar ile çalışan öğretmenler için kılavuz kitabı başlıklı bir çalışma yayınladı.

4- Ülkemizde çocuklar (maalesef ana babaların vurdumduymazlıkları sebebiyle) manken olarak kullanılıyor ve çocuk defileleri yapılıyor.

5- Eşcinsellik Anayasa’nın da üstünde yer alan uluslar arası sözleşmelerle legal güvence altına alındı. 2011 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesinin 4. Maddesi bu güvenceyi vermektedir.

6- 6284 sayılı kanun kadının kocası hakkındaki şikayetini delilsiz, belgesiz doğru kabul etmektedir. Kanun bu yönüyle hukukun evrensel ilkesi olan masumiyet karinesini hiçe saymaktadır. Bunun sonucunda her yıl yaklaşık 120-130 bin koca evinden uzaklaştırılmaktadır. İlginç olan şey, kadın şikayetinden vazgeçse bile devlet bunu kabul etmemekte, süreç kamu davası olarak devam etmektedir.

7- Türk Ceza Kanununda 2004 yılında yapılan değişiklikle ceza kanunundan edep, ahlak, ırz, namus gibi kavramlar çıkartılmış ve asıl önemlisi evlilik içi tecavüz kavramı getirilmiştir. Bunun sonucunda kocalar devlet tarafından tecavüz suçundan tutuklanmakta, 10-15 yıl gibi cezalara çarptırılmaktadır.

Adalet Bakanlığından alınan bilgilere göre 4000 kocanın karısına tecavüz suçundan hükümlü bulunduğu bildirilmektedir.

8- 1988 yılında yapılan değişiklikle süresiz nafaka uygulaması getirildi. Buna göre koca eşiyle bir gün evli kalsa ömür boyu nafaka ödemek zorundadır.

9- 2015’de üniversitelerde toplumsal cinsiyet eşitliği dersi zorunlu hale getirildi.

10- Milli Eğitim Bakanlığı toplumsal cinsiyet eşitliğini uyumlu bir şekilde yeniden yapılandırmaya başladı. Milli Eğitim Bakanlığı 2016 yılında toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı okul standartları el kitabını yayınladı.

11- 2009 yılında Adalet Bakanlığı ile imzalanan protokole göre, 326 aile mahkemesi hakimi ve savcısına toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi verilmiştir. 2010 yılında da diyanetten sorumlu Devlet Bakanlığı ile imzalanan protokolle 17.000 din görevlisine cinsiyet eşitliği eğitimi verilmiş, 2015 yılına kadar da 100.000 devlet personeline bu eğitimin verilmesi planlanmış bulunmaktadır. 2016 yılında 71.000 polise de bu konuda eğitim verilmiştir.

12- Avrupa Birliği tarafından fonlanan dernekler tarafından Türkiye’nin dört bir yanında yüz binlerce kişiye toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsel yönelim eğitimleri verilmiş ve elan verilmektedir.

13- Toplumsal cinsiyet eşitliği ve eşcinsellik konusunda (sadece Milli Görüş partileri hariç) Ak Parti, CHP ve HDP arasında bir farklılık görülmemektedir. Bu konular ilginç bir şekilde, hiçbir parti tarafından TBMM’nde, hiçbir tartışma konusu olmamıştır.

Ne hazindir ki, bu kanuni düzenlemeler Ak Parti hükümetleri döneminde yapılan düzenlemelerdir. Üstelik medyanın bu tür haberleri, istismar, ensest, aile kurumunu yok eden haberleri veriş tarzı da, aynı amaca hizmet etmektedir.

​Makalenin başından beri kaydettiği hususlar ve ülkemizdeki hukuki düzenlemeler dikkate alındığında, ülkemizin geleceğini düşünmek bile istemiyoruz. Bu konudaki ikinci makalemizde, gelecekte nasıl bir Türkiye ile karşılaşacağımız ele alınacaktır. Bu meselelerde kindar değiliz, aslında bu nevi konularda kindar olmak bir fazilettir. Yanlışa husumet beslememek büyük kabahattir. Bu durumlardan kurtuluşumuzun tek çaresi, ancak ve ancak ahlak seferberliğidir.​ ​Selam doğru yola uyanlara olsun.(Taha/47). Cağaloğlu – 24.07.2018