AMERİKA REFERANDUMDAN "EVET" ÇIKMASINI İSTİYOR!...
TÜRKİYE.NET & YAZAR
İbrahim ÇAKIROĞLU
Çünkü…
İbrahim ÇAKIROĞLU
Çünkü…
Bir yap-boz’un parçalarını teker teker yerlerine koymadan
önce tablonun ne olduğunu bilmek lazım ki ne nereye konacak, belli olsun.
Küçücük ve dalgalı kesilmiş parçalara odaklanılırsa, mavi deniz de olabilir gök
de; kırmızı kan da olabilir bayrak da. Burada büyük tablo ise Amerika’nın orta
vadeli hedefi.
O zaman işe Amerika’nın Irak savaşını niçin başlattığı ile
başlayalım ve ilk önce yanlış bir inancı çöpe atalım. Genelde bu soru
sorulduğunda hazır ve kolay cevap “tabii ki petrol için”.
Hiç de değil.
Irak savaşi başladığında Irak’in petrol ihracatı yıllık 30
milyar dolar civarındaydı. Olacak şey değil ya, Amerika’nın bu petrolü sıfır
maliyetle çıkartıp Irak’a beş kuruş bırakmadan kendine aldığını, petrol
fiyatlarının ikiye katlandığını varsayalım. Elde edilecek gelir yılda maksimum
50-60 milyar dolar.
Irak savaşı nedeni ile orduya verilen maaşlar ve Amerika
içinde yapılan harcamalar göz önüne alınmadan Amerika’nın şimdiye kadar Amerika
dışında yaptığı harcamalar ise 3.000 milyar dolar civarında. Yalnızca bu parayı
amorti etmek için 50 yıl boyunca Irak petrolünün üzerine oturması lazım.
İleride Katar gazının geçiş yolu olması? Harita öyle demiyor
ama Suriye’yi de göze alıp bunu da inceleyelim. Katar’ın gazı niye Amerika’nın
derdi olsun? Bu, bizim Moritanya ile Fas arasındaki gaz sorunu için oralara
asker yollamamız kadar anlamsız. Amerika artık enerjide bağımsız, petrol veya
gaz ithal etmeyen, kendine yeterli kaynakları olan bir ülke.
Amerika’nın Irak savaşını başlatmasının ana nedeni İsrail’in
güvenliği. Hatırlayalım, o tarihe kadar İsrail birçok kez arap ülkelerinin
ortak saldırısına uğramış bir ülke. Bu saldırıların sonuç vermemiş olması bir
şey değiştirmiyor, çünkü on kez kazansa da ilk kaybettiğinde geleceği meçhul.
O tarihte İsrail için en büyük tehlike oluşturan ülkeler
hangileri? Suriye, Irak ve Mısır yakın komşular olarak ve uzaktan verdiği
destek nedeniyle Libya.
İsrail’i güvenceye almanın çaresi ne? Bu ülkeleri yıkmak,
düzenlerini değiştirmek. Şimdiye kadar yapılanlara bir göz atalım : Kaddafi
öldürüldü, Libya tehlike olmaktan çıktı. Saddam öldü, Irak’ın hali belli.
Suriye alt üst edildi, durumu daha iyi değil. Birkaç yıl sonra Fırat’ın doğusu
Amerika’nın, batısı ise Rusya’nın kontrolünde olacak.
Şöyle bir geriye dönüp bakalım. Irak savaşı
başlatıldığından beri olan süreç, İsrail’in askeri olarak en rahat olduğu süreç
değil mi? Demek ki Amerika bu planında başarılı oldu sayılır.
İşte Türkiye burada devreye giriyor. Çünkü bugüne kadar
alınmış sonuçlar İsrail’in geleceği için yeterli değil. Burada coğrafya
değişmezse 10-15 yıl sonra arap ülkelerinin tekrar İsrail’e yüklenmemelerinin
garantisi yok. Bunun tek çaresi, bu ülkeleri bölmek ve İsrail ile bir sorunu
olmayan, arkasını Amerika ve Avrupa’ya dayamış bir Kürdistan kurabilmek. Büyük
Kürdistan’ın kurulması yalnızca Irak ve Suriye’nin olanaklarını minimuma
indirmek anlamında değil, daha sonra da uzun yıllar enerjilerini Kürdistan
sorununa harcamak anlamında. İsrail için onlarca yıl askeri tehlikenin
uzaklaşması anlamında.
Büyük Kürdistan ise yalnızca Irak ve Suriye’yi bölmekle
olamıyor, Türkiye de mecburen bu soruna dahil. Amerika ilk baştan bu sorunu AK
Parti’yi iktidara taşıyarak çözümleyebileceğini düşünüyordu, ama olmadı. Irak
savaşi öncesi, Erdoğan’ın onayı ile Meclis’e sunulan ve Amerikan ordusunun Irak’a
Türkiye’den geçerek girmesini amaçlayan tezkere reddedildi. Bu olay Amerika
için iyi yağlanmış olduğuna inandığı çarklarda ilk kum tanesi olarak algılandı.
Tekrarının önüne mutlaka geçilmeliydi.
Tezkerenin geçmemesi, Erdoğan’ın parti içindeki ağırlığının
diğer kurucu üyeler tarafından dengelenmesi ve Silahlı Kuvvetlerin Irak
savaşına müdahil olmaya karşı çıkmasına bağlandı. Bu analiz doğruydu.
Amerika ilk kum tanesinde yol değiştirecek bir ülke değil.
Daha tezkereye izin vermeyen bu doku Türkiye içinde Kürdistan eyaletine hiç
izin vermezdi. O zaman yapılması gereken neydi? Erdoğan’ı tek adam haline
getirmek ve orduyu çökertmek.
Hazırlık safhası 7-8 yıl aldı, sonra uygulamaya konuldu.
Bugünkü konuma bir bakalım. Ak Parti kurucularından hangilerinin hâlâ sözü
geçiyor? Kurucu 74 üyeden hangilerinin adını hatırlıyorsunuz? Arınç, Davutoğlu
ve Gül itibarsızlaştırıldı. Babacan uzaklaştırıldı. Yıldırım, Kuzu, Çavuşoğlu
veya Ramazanoğlu hâlâ bakan ama “sahibinin sesi” şekliyle. Türkiye’de
parlementer sistem var, en güçlü kişi güya başbakan ama herkes biliyor ki AK
Parti’de tek adam Erdoğan.
İkinci ayak ordu idi. Gülen maşa olarak kullanıldı;
casusluk davaları, Ergenekon, Balyoz dosyaları ile çökertme operasyonu
başlatıldı, vatansever subaylar uzaklaştırıldı. Ama ordu zayıflamış olsa
da bu yeterli değildi, ordunun halk gözünde de itibarsızlaştırılması,
prestijinin, verdiği güvenin elinden alınması gerekiyordu.
15 Temmuz tezgahlandı, başarısız olması hedeflenerek darbe
girişimi tetiklendi. Sonuç, ordudan ve bürokrasiden tutuklanan, uzaklaştırılan,
işinden edilen on binlerce kişi… Bugün anayasada böyle bir düzenleme olmasa da
Genelkurmay Erdoğan’ın emir subayı haline geldi; yurt dışında caydırıcılığını,
yurt içinde verdiği güveni kaybetti.
Kala kala işin son ayağı kaldı. Mutlak yetkilerin Erdoğan’a
verilmesi ve halkın bastırılmış, korkutulmuş olması, normal bir ortamda herkesi
isyan ettirecek kararlarda bile tepki veremeyecek konuma getirilmesi.
Bundan sonraki hedef Türkiye’nin eyalet sistemine geçmesi,
bugünkü Güney-Doğu’muzun adı konulmasa da Kürdistan eyaleti haline getirilmesi.
Bunu yapabilecek tek kişi ise Erdoğan. Bugünkü durumda birçok
milletvekilinin “bu kadar da olmaz, memleketime döndüğümde sokağa çıkamam,
sülaleme vatan hainligi lekesi bulaşır” korkusu ile böyle bir teklifi
onaylamama riski var. Halbuki yeni anayasa değişikliği ile Meclis’i de
fonksiyonsuz hale getirilmiş bir Türkiye’de Amerika bu kararı Erdoğan’a
aldıracak. Amerika Erdoğan’ın o kadar çok açığını yakalamış ki ya yapacak, ya
gidecek.
Barzani’nin bayrağının göndere çekilmesi, “Fırat’ın
doğusunda bir Kürt devletini tolere edebiliriz” beyanları hep milleti yavaş
yavaş bu karara hazırlamak, alıştırmak, bu fikri sıradanlaştırmak için.
Yap-boz’un parçaları yerlerine oturdu mu, tabloyu daha net
görebiliyor musunuz? Hiç yoktan ortaya çıkartılan bu referandumun ana nedenini
anladınız mı? Ve daha da önemlisi, Türkiye için mi oy vereceksiniz, yoksa
Amerika ve İsrail için mi?
http://turkiye.net/yazarlar/ibrahim-cakiroglu/abdden-olumcul-yes/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder