SABANCI
ÜNİVERSİTESİNDEKİ “VATANA İHANET POTANSİYELİ” GAFLET İÇİNDEKİ YÖK VE ÜNİVERSİTELERDE CİRİT ATAN TRUVA
ATLARI
September 7, 2017 |
Önce 2013
senesinden kısaltılmış bir yazı;
Saygı ÖZTÜRK, 27
Nisan 2013
Bu ülkede bu
kadar hain nasıl yetişti?..
Siyasetin duayeni eski bakan ve diplomat Kamran İnan’dan şok tespit
Siyasetin duayeni eski bakan ve diplomat Kamran İnan’dan şok tespit
Bakanlar Kurulu'na
güvenlik birimleri brifing veriyordu. Ben, devlet aleyhine faaliyet
gösterenlerin sayısını sordum. Bakanlar Kurulu'na verilen brifingde
205 bin rakamı telaffuz edildi. Ben de bunu bir kitabımda açıkladım
ve resmi bilgilere göre 205 bin hainimizolduğunu belirttim.
Birkaç yıl sonra karşılaştığım dönemin Genelkurmay Başkanı, ‘O zaman
verilen rakamlar şimdikilerin yanında çok mütevazı kalıyor' demişti.
Şimdi daha da arttı. Bunu nereden çıkardığımı soruyorsanız ben ülkemizde
olup bitenlere yalnız gözlerimle bakmaz, incelerim. İnsanımız yanlış
yolda ve ne yazık ki benim vatanım hain yetiştiriyor.
İlacını bulamadık
Hainlik, ihanet üreten bir toplum olduk. Bunun ilacını da bulamadık. Türkiye'de devlet adamı yokluğu var. Bir zamanlar ülkemiz ‘Devlet adamı hazinesi'yken, şimdi ‘Devlet adamı fukarası' haline geldi. Devlet yönetiminde öncüyken, şimdi devlet yönetiminin unutulduğu ülkeyiz. Türkiye'de eğitimi iflas halinde. Dünyada en az kitap yazan ve okuyan bir ülkeyiz. Örneğin Fransa'da kişi başına yılda 30 kitap düşüyor, bizde 30 yaprak bile düşmez. Okumadan, araştırmayan bir ülke olduk. Batı ülkelerinde liderler, devleti yönetenler kitap yazar. Bizde bunların hiçbiri yok. Yazsanız da kim okur?
Hainlik, ihanet üreten bir toplum olduk. Bunun ilacını da bulamadık. Türkiye'de devlet adamı yokluğu var. Bir zamanlar ülkemiz ‘Devlet adamı hazinesi'yken, şimdi ‘Devlet adamı fukarası' haline geldi. Devlet yönetiminde öncüyken, şimdi devlet yönetiminin unutulduğu ülkeyiz. Türkiye'de eğitimi iflas halinde. Dünyada en az kitap yazan ve okuyan bir ülkeyiz. Örneğin Fransa'da kişi başına yılda 30 kitap düşüyor, bizde 30 yaprak bile düşmez. Okumadan, araştırmayan bir ülke olduk. Batı ülkelerinde liderler, devleti yönetenler kitap yazar. Bizde bunların hiçbiri yok. Yazsanız da kim okur?
Toprağımızdan
mı?
Bu kadar önemli bir yerde bulunan ülkemizi küçültmek isteyenler var. Bunun için de büyük çabalar gösteriliyor. Ülkemize sadakatle hizmet eden ve bunun için çaba gösterenlerin başına çok işler getiriliyor. Ne yazık ki, Türkiye'de hainler makbuldür. Bu kadar haininin nasıl yetiştiği, toprağımızdan mı, suyumuzdan mı olduğu da araştırılıp incelenmeli. Bu vatanın, hain yetiştirmede nasıl bu kadar verimli olduğu ortaya çıkarılmalı ve buna göre önlemler alınmalı.
Bu kadar önemli bir yerde bulunan ülkemizi küçültmek isteyenler var. Bunun için de büyük çabalar gösteriliyor. Ülkemize sadakatle hizmet eden ve bunun için çaba gösterenlerin başına çok işler getiriliyor. Ne yazık ki, Türkiye'de hainler makbuldür. Bu kadar haininin nasıl yetiştiği, toprağımızdan mı, suyumuzdan mı olduğu da araştırılıp incelenmeli. Bu vatanın, hain yetiştirmede nasıl bu kadar verimli olduğu ortaya çıkarılmalı ve buna göre önlemler alınmalı.
***
Konuyla
bağlantılı yazılar
http://nacikaptan.com/?p=621 ; SABANCI
ÜNİVERSİTESİ NEREYE KOŞUYOR?
PROFESÖR KOÇAK’A ATATÜRK VE ÇANAKKALE DERSİ!
PROFESÖR KOÇAK’A ATATÜRK VE ÇANAKKALE DERSİ!
http://nacikaptan.com/?p=17492 ; PERDE
ARKASI *** SABANCI ÜNİVERSİTESİNDEKİ TRUVA ATLARI *** SABANCI ÜNİVERSİTESİNDE
TARİH BİLİMİNİN SEFALETİ *** ATATÜRK KARŞITI BİR PROFESÖRE ”TARİH DERSİ” ve
ERMENİ TEZLERİNİ SAVUNAN PROFESÖR***Hiç bir ülkede
Türkiye’de olduğu kadar HAİN yetişmez *
ERMENİ SORUNUNDA SABANCI ÜNİVERSİTESİ NEREYE KOŞUYOR * Akademik çalışma adı
altında Ermeni sorununu dinamitleyen Üniversite…
SABANCI
ÜNİVERSİTESİ ve AKADEMİK TETİKÇİ
Yılmaz Dikbaş
TETİKÇİ PROFESÖR
Dünyanın en iyi
1.000 üniversitesi sıralamasında adı geçmeyen Sabancı Üniversitesi’nde öğretim
görevlisi olan Prof. Dr. Cemil Koçak’ı size tanıtmak istiyorum.Cemil Koçak’la
ilgili bilinen somut bilgileri sıralıyorum:
• 1956 yılında
İzmir’de doğdu.
• Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Basın ve Yayın
Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. Daha sonra aynı okulda yüksek lisans ve
doktora yaptı.
• Avrupa Birliği yanlısı. Yani, AB mandacısı.
• Tarih Vakfı’nın kurucu üyesi.Tarih Vakfı, Rockefeller’den parasal destek aldı.Rockefeller, ‘Küresel Çete’ CFR’nin kurucusu ve onursal başkanı.
• Tarih Vakfı, AB’den yüz binlerce Avro hibe aldı.
• Tarih Vakfı, CIA ajanı Siyonist Soros’tan da para aldı.
• Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Basın ve Yayın
Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. Daha sonra aynı okulda yüksek lisans ve
doktora yaptı.
• Avrupa Birliği yanlısı. Yani, AB mandacısı.
• Tarih Vakfı’nın kurucu üyesi.Tarih Vakfı, Rockefeller’den parasal destek aldı.Rockefeller, ‘Küresel Çete’ CFR’nin kurucusu ve onursal başkanı.
• Tarih Vakfı, AB’den yüz binlerce Avro hibe aldı.
• Tarih Vakfı, CIA ajanı Siyonist Soros’tan da para aldı.
Cemil Koçak,
gazetelerde ve çeşitli TV kanallarında yaptığı Söyleşilerde,Atatürk, Kurtuluş
Savaşı ve Türk Ordusu hakkında şu görüşlerini ortaya sürdü:
• Atatürk’ün
Topal Osman’dan kaçmak için kadın kılığına girerek Çankaya Köşkü’nü terk ettiği
görüşü, doğrudur.
• ‘Mevzubahis olan vatansa, gerisi teferruattır’ sözü, Atatürk’e ait değildir.
• Kemalizm tutarlı bir ideoloji değildir.
• Kemalistler Nutuk’u sansürledi.
• Atatürk, zaman ve zemine göre konuşurdu.
• Resmi tarihte bilginin kendisinde problemi var. Bilgi temiz değil, kirletilmiş.
• Atatürk, ‘ordu politikaya karışmasın’ diye bir şey hiç söylemedi. Bu tamamen uydurmadır. Atatürk bunu söyleyemez, çünkü bunu diyebilmesi için kendisinin de üniformasını çıkarması gerekiyor. O dönemde ise üniformayı kimse çıkaramazdı.
• Atatürk askerdi ama bir komutanlık görevi yoktu. Yani bir karargâha sahip değildi. İsmet Paşa da öyle. Ama Kâzım Karabekir’in, Ali Fuat Cebesoy’un komuta yetkileri vardı.
• İzmir Suikastı davası muğlâktır. Atatürk’e suikast yapılacağı kesindir ama bu olayın tetikçilerinin arkasında kimler var, ispat edilememiştir.
• Atatürk orduya güvenmiyordu. Ordunun ne kadar hızlı taraf değiştirebileceğini biliyordu.
• ‘Mevzubahis olan vatansa, gerisi teferruattır’ sözü, Atatürk’e ait değildir.
• Kemalizm tutarlı bir ideoloji değildir.
• Kemalistler Nutuk’u sansürledi.
• Atatürk, zaman ve zemine göre konuşurdu.
• Resmi tarihte bilginin kendisinde problemi var. Bilgi temiz değil, kirletilmiş.
• Atatürk, ‘ordu politikaya karışmasın’ diye bir şey hiç söylemedi. Bu tamamen uydurmadır. Atatürk bunu söyleyemez, çünkü bunu diyebilmesi için kendisinin de üniformasını çıkarması gerekiyor. O dönemde ise üniformayı kimse çıkaramazdı.
• Atatürk askerdi ama bir komutanlık görevi yoktu. Yani bir karargâha sahip değildi. İsmet Paşa da öyle. Ama Kâzım Karabekir’in, Ali Fuat Cebesoy’un komuta yetkileri vardı.
• İzmir Suikastı davası muğlâktır. Atatürk’e suikast yapılacağı kesindir ama bu olayın tetikçilerinin arkasında kimler var, ispat edilememiştir.
• Atatürk orduya güvenmiyordu. Ordunun ne kadar hızlı taraf değiştirebileceğini biliyordu.
Cemil Koçak, bir
gazetecinin sorduğu soruları şöyle cevapladı:[1][1]
Soru- İttihatçı
gelenek tam olarak nedir?
Cevap- ‘Bu ülkeyi ancak biz kurtarabiliriz, koruyabiliriz ve yönetebiliriz. Bizim dışımızda hiç kimse bunu beceremez. Bize karşı çıkan herkes vatan hainidir’ paradigmasıdır bu. Orduda bu denklem bugün de hâlâ devam ediyor.
Cevap- ‘Bu ülkeyi ancak biz kurtarabiliriz, koruyabiliriz ve yönetebiliriz. Bizim dışımızda hiç kimse bunu beceremez. Bize karşı çıkan herkes vatan hainidir’ paradigmasıdır bu. Orduda bu denklem bugün de hâlâ devam ediyor.
Soru- Milli
Mücadele’yi yapacak olan İttihatçı grupta kimler vardı?
Cevap- Bunlara, ‘İttihatçıların yedek kadrosu’ diyelim… İttihatçıların A grubu, Enver, Talat, Cemal Paşalar yurt dışına çıkmışlardı. Onların İstanbul’da kalan Kara Kemal, Kara Vasıf gibi uzantıları, bunlardan aldıkları talimatla işgale karşı silahlı direnişi düzenleyeceklerdi. Bu ekip, Anadolu hareketinin gerçek liderleri olarak kendilerini görüyorlardı ama… Milli Mücadele’yi Anadolu’da fiilen örgütleyecek olanlar Kâzım Karabekir, Refet Bele Rauf Orbay, Mustafa Kemal ve İnönü gibi isimlerden oluşan İttihatçıların B takımıydı. Bunlar, A takımıyla göbek bağlarını kemeye çalışıyordu.
Cevap- Bunlara, ‘İttihatçıların yedek kadrosu’ diyelim… İttihatçıların A grubu, Enver, Talat, Cemal Paşalar yurt dışına çıkmışlardı. Onların İstanbul’da kalan Kara Kemal, Kara Vasıf gibi uzantıları, bunlardan aldıkları talimatla işgale karşı silahlı direnişi düzenleyeceklerdi. Bu ekip, Anadolu hareketinin gerçek liderleri olarak kendilerini görüyorlardı ama… Milli Mücadele’yi Anadolu’da fiilen örgütleyecek olanlar Kâzım Karabekir, Refet Bele Rauf Orbay, Mustafa Kemal ve İnönü gibi isimlerden oluşan İttihatçıların B takımıydı. Bunlar, A takımıyla göbek bağlarını kemeye çalışıyordu.
Soru- Ama son
dönemde Türkiye’de Kuvayi Milliye adıyla hareketler ve dernekler kuruldu,
yayınlar çıkarıldı. Hem Atatürkçü hem de Kuvayi Milliyeci olunabilir mi?
Cevap- Son yıllarda Kuvayi Milliye adını tekrar dolaşıma soktuklarını görünce ben çok şaşırdım. Çünkü 1921’de Çerkez Ethem’in kuvvetlerinin dağıtılmasıyla birlikte Kuvayi Milliye de yasaklandı. Eğer 1921’den sonra birisi çıkıp ‘Ben Kuvayı Milliyeciyim’ diye ortalıkta dolaşsaydı, başı fena halde belaya girerdi. Bu tamamen Milli Mücadele’ye aykırı bir cereyan haline gelmişti. Kuvayi Milliye ruhu denilen de zaten merkezi denetim dışında bir çete savaşıdır. Bu, hakiki bir ordu değildir.
Cevap- Son yıllarda Kuvayi Milliye adını tekrar dolaşıma soktuklarını görünce ben çok şaşırdım. Çünkü 1921’de Çerkez Ethem’in kuvvetlerinin dağıtılmasıyla birlikte Kuvayi Milliye de yasaklandı. Eğer 1921’den sonra birisi çıkıp ‘Ben Kuvayı Milliyeciyim’ diye ortalıkta dolaşsaydı, başı fena halde belaya girerdi. Bu tamamen Milli Mücadele’ye aykırı bir cereyan haline gelmişti. Kuvayi Milliye ruhu denilen de zaten merkezi denetim dışında bir çete savaşıdır. Bu, hakiki bir ordu değildir.
Soru- Cumhuriyet
döneminde ordunun durumu halka anlatıldı mı diye sormuştum…
Cevap- Bize iktidar kavgası, Ankara’da Meclis’te, siyasi arenada yaşanmış gibi anlatılıyor ama asıl iktidar kavgası ordu içinde oluyor. Milli Mücadele’yi yapan komutanlar arasında, Milli Mücadele bittikten sonra büyük bir iktidar mücadelesi başlıyor. Ordu bir daha bölünüyor.
Cevap- Bize iktidar kavgası, Ankara’da Meclis’te, siyasi arenada yaşanmış gibi anlatılıyor ama asıl iktidar kavgası ordu içinde oluyor. Milli Mücadele’yi yapan komutanlar arasında, Milli Mücadele bittikten sonra büyük bir iktidar mücadelesi başlıyor. Ordu bir daha bölünüyor.
Soru- Ordu nasıl
bölünüyor?
Cevap- Ordu, 1922–24 arasında Mustafa Kemal Paşa’dan yana olanlar ve olmayanlar arasında bir kez bölünüyor. Milli Mücadele’nin ağırlıklı kadrosundan Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele gibi isimler, Mustafa Kemal’in ülkede iktidarın tamamına hâkim olacağı endişesiyle karşı ekibe geçiyorlar. Bu isimlerin hepsi aynı zamanda orduda da komutan oldukları için, bu iktidar kavgası, orduyu da siyasi ve ideolojik olarak ikiye bölüyor. Mustafa Kemal’in yanında Fevzi Çakmak, İsmet Paşa ve birkaç isim yer alıyor.
Cevap- Ordu, 1922–24 arasında Mustafa Kemal Paşa’dan yana olanlar ve olmayanlar arasında bir kez bölünüyor. Milli Mücadele’nin ağırlıklı kadrosundan Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele gibi isimler, Mustafa Kemal’in ülkede iktidarın tamamına hâkim olacağı endişesiyle karşı ekibe geçiyorlar. Bu isimlerin hepsi aynı zamanda orduda da komutan oldukları için, bu iktidar kavgası, orduyu da siyasi ve ideolojik olarak ikiye bölüyor. Mustafa Kemal’in yanında Fevzi Çakmak, İsmet Paşa ve birkaç isim yer alıyor.
Soru-
Birbirlerinden nerede ayrılıyorlar bu isimler?
Cevap- Bunların hepsi de İttihatçı. Hepsi de Halk Fırkası içinde. Hepsi de muvazzaf asker ama… Bunlar, modernizasyon projesi uygulama yönteminde anlaşamıyorlar. Mustafa Kemal Paşa grubu, ‘Meşrutiyet’te gördük. Bu işler anayasayla, parlamenter sistemle olmaz. Biz bunu otokrat bir yöntemle yapacağız, İttihatçıların kurmuş olduğu eski sistemi devam ettireceğiz biz’ diyorlar.
Cevap- Bunların hepsi de İttihatçı. Hepsi de Halk Fırkası içinde. Hepsi de muvazzaf asker ama… Bunlar, modernizasyon projesi uygulama yönteminde anlaşamıyorlar. Mustafa Kemal Paşa grubu, ‘Meşrutiyet’te gördük. Bu işler anayasayla, parlamenter sistemle olmaz. Biz bunu otokrat bir yöntemle yapacağız, İttihatçıların kurmuş olduğu eski sistemi devam ettireceğiz biz’ diyorlar.
Soru- Yani
askerî diktayı devam ettirecekler, öyle mi?
Cevap- Evet. Buna karşılık Kâzım Karabekir ve diğer grup ise, ‘Biz bu sistemi tecrübe ettik. Birinci Dünya Savaşı’nın sonuçlarını da bu yüzden yaşadık. Bu yöntemden tamamen vazgeçelim. Gerçek bir temsili sistem, parlamenter rejim kuralım. Siz modernizasyonu zorla yapacaksınız. Böyle bir modernizasyon kalıcı olmuyor… Bu yüzden modernleşmeyi zamana yaymak ve bu konuda halkı ikna etmek, halkın onayını almak lazım. Halkın üsütüne fazla gitmemek ve tepki toplamamak lazım.
Cevap- Evet. Buna karşılık Kâzım Karabekir ve diğer grup ise, ‘Biz bu sistemi tecrübe ettik. Birinci Dünya Savaşı’nın sonuçlarını da bu yüzden yaşadık. Bu yöntemden tamamen vazgeçelim. Gerçek bir temsili sistem, parlamenter rejim kuralım. Siz modernizasyonu zorla yapacaksınız. Böyle bir modernizasyon kalıcı olmuyor… Bu yüzden modernleşmeyi zamana yaymak ve bu konuda halkı ikna etmek, halkın onayını almak lazım. Halkın üsütüne fazla gitmemek ve tepki toplamamak lazım.
Soru- Bunlar tam
olarak neye karşılar? Mustafa Kemal’in diktatör olmasına mı karşılar?
Cevap- Buna karşılar. Ordu bu bakımdan bölünüyor. ‘Yoksa biz de sizin söylediklerinizin yapılmasını istiyoruz ve bunları biz de yapacağız. Biz de kadınlarımızı çarşaftan kurtaracağız. Zaten bizim her birimizin eşleri çarşaftan kurtulmuş vaziyetteler. Bizim, sizin yapmayı istediklerinizle bir problemimiz yok. Ama biz bütün bunları yaparken bu ülkede parlamenter sistem olsun’ diyorlar.
Cevap- Buna karşılar. Ordu bu bakımdan bölünüyor. ‘Yoksa biz de sizin söylediklerinizin yapılmasını istiyoruz ve bunları biz de yapacağız. Biz de kadınlarımızı çarşaftan kurtaracağız. Zaten bizim her birimizin eşleri çarşaftan kurtulmuş vaziyetteler. Bizim, sizin yapmayı istediklerinizle bir problemimiz yok. Ama biz bütün bunları yaparken bu ülkede parlamenter sistem olsun’ diyorlar.
Soru- Atatürk
kendisine siyasi rakip olarak en fazla kimden çekiniyordu?
Cevap- Rauf Orbay’dan çekiniyordu. O da herhalde Atatürk kadar yetenekliydi. Balkan Harbi’nde zırhlısıyla epey kahramanlık yaptı, ‘donanma kahramanı’ olarak tanındı. Sonra emekli oldu ve kendisini İttihatçı politikaya verdi.Atatürk’ün yanındaki ekip, Milli Mücadeleye geç katılan, katılmakta tereddüt eden ekipti.Atatürk’ün karşısındaki grup ise Milli Mücadele’ye en önce katılan ekipti. Nitekim Karabekir, Halide Edip, Refet Bele, Rauf Orbay gibi isimler, Atatürk’ü, ‘Mücadeleye bizimle başladın ve sadece iktidar meselesi yüzünden şimdi bizi ekarte ediyorsun. Çok sonra mücadeleye katılmış olan kişilerle birlikte bizi iktidar için feda ediyorsun, onlarla iş yapıyorsun’ diye suçluyorlar.
Cevap- Rauf Orbay’dan çekiniyordu. O da herhalde Atatürk kadar yetenekliydi. Balkan Harbi’nde zırhlısıyla epey kahramanlık yaptı, ‘donanma kahramanı’ olarak tanındı. Sonra emekli oldu ve kendisini İttihatçı politikaya verdi.Atatürk’ün yanındaki ekip, Milli Mücadeleye geç katılan, katılmakta tereddüt eden ekipti.Atatürk’ün karşısındaki grup ise Milli Mücadele’ye en önce katılan ekipti. Nitekim Karabekir, Halide Edip, Refet Bele, Rauf Orbay gibi isimler, Atatürk’ü, ‘Mücadeleye bizimle başladın ve sadece iktidar meselesi yüzünden şimdi bizi ekarte ediyorsun. Çok sonra mücadeleye katılmış olan kişilerle birlikte bizi iktidar için feda ediyorsun, onlarla iş yapıyorsun’ diye suçluyorlar.
CFR’den, AB’den
ve Siyonist Soros’tan hibe alan vakfın kurucu üyesi Prof. Dr. Cemil Koçak’ın;
Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Türk Ordusu hakkında bugüne kadar bilmediklerimizi
nasıl anlattığını gördünüz!
Yoksul bir
ailenin çocuğu olan Cemil Koçak, ilkokuldan başlayıp Ankara’da Basın ve Yayın
Yüksek Okulu’nu bitirene kadar hep parasal sıkıntı çekti ve belki biraz da bu
yüzden sağlıklı bir sosyal hayat yaşayamadı, çok istemesine rağmen kızlarla
arkadaşlık kuramadı, kadınlara yanaşamadı.Ankara’da ABD Büyükelçiliği’ne
yaptığı sık ziyaretler sonucunda, 1978 yılında, Woodrow Wilson Center’in
verdiği bursla ABD’ye gitti ve Boston Üniversitesi’nde doktora yapmaya başladı.
Cemil Koçak,
özlemini çektiği hayatı Boston’da yaşamaya başlar. Üniversitede kendisine yakın
ilgi gösteren uzun sarı saçlı, yeşil gözlü bir kızla arkadaşlık kurar. Adı,
Betsy Steiner olan bu güzel kız ona hayatında ilk kez cinselliği
yaşatır.Betsy’nin babası David Steiner, AIPAC (Amerikan İsrail Kamu İşleri
Komitesi)’nin başkanıdır. Cemil Koçak, AIPAC’ın ne olduğunu Betsy’ye
sorduğunda, Amerika-İsrail ilişkilerini geliştirmeye çalışan bir sivil toplum
örgütüdür, cevabını alır. Betsy, AIPAC’ın kuruluş sırasında aldığı özgün adının
‘Kamu İşleri Amerikan Siyonist Komitesi’ olduğunu söylemez, saklar.Cemil Koçak,
AIPAC’ın ABD Kongresi’nde çok sayıda yandaşı bulunan çok güçlü bir Siyonist
lobi olduğunu çok sonraları öğrenir.
Cemil Koçak,
doktorasını bitirdikten hemen sonra Türkiye’ye dönmeyi düşünmez. Bir süre
ABD’de kalıp deneyim kazanmak ister. Bu görüşünü David Steiner’e açar,
kendisine bir iş bulunmasında yardımcı olmasını ister.David Steiner bunu zevkle
yapacağını söyler ve onu, Uncle Frank’a gönderir.Uncle Frank, Ulusal Güvenlik
Örgütü (NSA)’nın en tepesindeki yetkilidir. Ve bu kurum, ABD’nin en geniş
casusluk örgütüdür.NSA’da yapılan ve saatlerce süren sözlü sınavı Cemil Koçak
kazanır. Sevinçle David Steiner’e teşekküre gider.David Steiner, Cemil Koçak’ın
NSA’daki sınavından başarıyla çıkmasından çok hoşnuttur ancak kafasında Cemil
Koçak için başka bir plan vardır.
David Steiner,
eğer NSA’da çalışırsa Cemil Koçak’ın ABD’nin resmi bir kuruluşunda maaşlı bir
eleman olacağını hatırlatır ve bu durumun ileride Cemil Koçak’a Türkiye’de
sorunlar çıkarabileceğini vurgular.David Steiner, NSA yerine, özel bir
danışmanlık şirketi olan MAIN’de çalışmasını önerir ve Cemil Koçak’ın bu
kuruluşun başkanı Jake Dauber’le görüşmesini sağlar. Cemil Koçak görüşmeye
gitmeden önce, David Steiner şunları söyler: ‘MAİN, özel bir danışmanlık
şirketi olmanın çok ötesinde önemli bir kuruluştur, bu fırsatı iyi
değerlendir!’
Jake Dauber,
hemen konuya girer ve Cemil Koçak’a şunları anlatır.
ABD, küresel imparatorluğunu kurmak için başlıca üç tür araç kullanmaktadır:
ABD, küresel imparatorluğunu kurmak için başlıca üç tür araç kullanmaktadır:
• Tetikçiler
• Çakallar
• ABD Ordusu
• Çakallar
• ABD Ordusu
Tetikçiler
Bu tetikçileri, mafya örgütlerinin eli silahlı ayak takımı ile karıştırmayınız.Bizim tetikçilerimiz, en üst düzeyde eğitim almış akademisyenler, mühendisler, ekonomistler, finans analistleri ve hukukçulardan oluşur. Bizim bu tetikçilerimiz, görevlendirildikleri ülkelerde uydurma istihbarat raporları hazırlarlar, yalana dayalı kitaplar yazarlar. ABD yandaşı sivil toplum örgütleri kurup yönetirler. Uydurma kamuoyu araştırmaları yaparak halkı yönlendirirler. IMF ve Dünya Bankası kredileri olmadan yürütülmesi imkânsız büyük yatırım projeleri yapıp uygulanması için hükümetlere dayatırlar…
Bu tetikçileri, mafya örgütlerinin eli silahlı ayak takımı ile karıştırmayınız.Bizim tetikçilerimiz, en üst düzeyde eğitim almış akademisyenler, mühendisler, ekonomistler, finans analistleri ve hukukçulardan oluşur. Bizim bu tetikçilerimiz, görevlendirildikleri ülkelerde uydurma istihbarat raporları hazırlarlar, yalana dayalı kitaplar yazarlar. ABD yandaşı sivil toplum örgütleri kurup yönetirler. Uydurma kamuoyu araştırmaları yaparak halkı yönlendirirler. IMF ve Dünya Bankası kredileri olmadan yürütülmesi imkânsız büyük yatırım projeleri yapıp uygulanması için hükümetlere dayatırlar…
İşte bizim
danışmanlık şirketimiz MAIN, bu alanda çalışmaktadır. Eğer sen de bizimle
çalışmayı kabul edersen, bizim bir “Akademik Hit Man” imiz olacaksın.Senden,
akademik bir tetikçimiz olarak beklentilerimiz şunlar olacaktır.Türk tarihini,
özellikle de Türk Kurtuluş Savaşı tarihini tersyüz edeceksin! Yayınlayacağın
kitaplarla, yapacağın söyleşilerle Mustafa Kemal’i sıradanlaştıracaksın! Gerçi
biz 60 yıldır Türk çocuklarının kendi tarihlerini okullarda öğrenmesini
engelledik ama son yıllarda Türk halkına gerçek tarihlerini anlatan bazı
yazarlar türedi… İşte sen, bunların yazdıklarını etkisizleştirecek kitaplar
yazacak, konuşmalar yapacaksın! Mustafa Kemal’i ve Türk Ordusunu halkın
gözünden düşürecek, sözde bilimsel makaleler, kitaplar yazacaksın. Kısacası,
Türklerin gerçek geçmişlerini belleklerinden itina ile temizleyeceksin!
Beklediğimiz
hizmetleri verebilmen için, seni Sabancı Üniversitesi’ne öğretim üyesi olarak
sokacağız. Orası bizim ‘karargâhımız’dır… Orada hem iyi para alacak hem de
destekleneceksin. Bir akademik tetikçi olarak orada çok sayıda yandaş
bulacaksın… Bize bağlı televizyon kanalları ve gazeteler seni sık sık konuşma
yapmaya çağıracaklar, sen bu fırsatları çok iyi değerlendireceksin. Rahat ol,
biz Türkiye’de üniversitelerin tümüne ve medyanın da neredeyse tamamına çok
sayıda tetikçilerimizi yerleştirdiğimiz için senin anlattıklarına karşı çıkacak
akademisyen ya da yazar pek olmayacaktır…
Çakallar
Eğer bir ülkede görevlendirilen tetikçiler başarılı olamazlarsa, ‘Çakallar’ devreye girer. İki tür ‘Çakal’ vardır:
Eğer bir ülkede görevlendirilen tetikçiler başarılı olamazlarsa, ‘Çakallar’ devreye girer. İki tür ‘Çakal’ vardır:
Öncü Çakallar
:CIA, FBI, MI6, MOSSAD… Bunlar Öncü Çakallardır.
Öncü Çakallar; tehdit ederek, şantaj yaparak, rüşvet vererek, türlü yerlere bombalar yerleştirerek, asılsız ihbar mektupları üreterek, telefonları dinleyerek, sahte resmi belgeler düzenleyerek ve asılsız ihbar mektupları göndererek görev yaparlar.
Bugün T.C. Devleti’nin tüm bakanlıklarında, tüm kamu kuruluşlarında, Türk Ordusunun içinde, üniversitelerin tamamında, medyanın tamamına yakınında, işçi sendikalarında ve sivil toplum örgütlerinin tümünde bizim Öncü Çakallarımız görev yapmaktadır…
Öncü Çakallar; tehdit ederek, şantaj yaparak, rüşvet vererek, türlü yerlere bombalar yerleştirerek, asılsız ihbar mektupları üreterek, telefonları dinleyerek, sahte resmi belgeler düzenleyerek ve asılsız ihbar mektupları göndererek görev yaparlar.
Bugün T.C. Devleti’nin tüm bakanlıklarında, tüm kamu kuruluşlarında, Türk Ordusunun içinde, üniversitelerin tamamında, medyanın tamamına yakınında, işçi sendikalarında ve sivil toplum örgütlerinin tümünde bizim Öncü Çakallarımız görev yapmaktadır…
Parçalayıcı
Çakallar : IMF, Dünya Bankası, CFR, Trilateral, Bilderberg ve Siyonist Lobiler.
İşte bunlar da Parçalayıcı Çakallardır.
Çoğunlukla işi, Öncü Çakallar çözer, Parçalayıcı Çakallara pek sık iş düşmez. Bugüne kadar dünyada, Öncü Çakallarımızdan CIA, 160 ülkede hükümet devirdi…
Çoğunlukla işi, Öncü Çakallar çözer, Parçalayıcı Çakallara pek sık iş düşmez. Bugüne kadar dünyada, Öncü Çakallarımızdan CIA, 160 ülkede hükümet devirdi…
ABD Ordusu
Çakallar da başarısız olursa ki buna çok az rastlanır, işte o zaman paralı askerlerden oluşan ordu harekete geçer ve işi bitirir…Jake Dauber, şirketine yeni katılan ‘Akademik Tetikçi’ Cemil Koçak’a son uyarılarda bulunur:
Çakallar da başarısız olursa ki buna çok az rastlanır, işte o zaman paralı askerlerden oluşan ordu harekete geçer ve işi bitirir…Jake Dauber, şirketine yeni katılan ‘Akademik Tetikçi’ Cemil Koçak’a son uyarılarda bulunur:
Sakın unutma: Bu
görevinden eşin dâhil hiç kimseye söz etmeyeceksin!
Sakın unutma: Bizim örgütümüze giren bir daha çıkamaz!
Haydi, şimdi sana Türkiye’de başarılar diliyorum.
Sakın unutma: Bizim örgütümüze giren bir daha çıkamaz!
Haydi, şimdi sana Türkiye’de başarılar diliyorum.
Prof. Dr. Cemil
Koçak ile ilgili yukarıda anlattıklarımı hayretler içinde okuduğunuzu
biliyorum.Yazdıklarımın gerçekten doğru olup olmadığını soracağınızı da
biliyorum!
Cevabım şudur.
Cemil Koçak; Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Türk Ordusu hakkında anlattıklarını belgeleriyle kanıtlasın, ben de onun hakkında yazdıklarımı belgeleriyle kanıtlayayım! Hodri meydan!
Cemil Koçak; Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Türk Ordusu hakkında anlattıklarını belgeleriyle kanıtlasın, ben de onun hakkında yazdıklarımı belgeleriyle kanıtlayayım! Hodri meydan!
Yılmaz Dikbaş // “İĞFAL”, Asya Şafak Yayınları, Birinci Baskı, İstanbul, ocak 2011
dikbas@kalinka.com.tr & 0532 233 31 52
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder