UÇAK GEMİSİ Mİ
ALIYORUZ, YOKSA!..
UÇAK GEMİSİ Mİ
YAPIYORUZ?..
SUNUŞ: Oraj POYRAJ
MAKALE: Hakan KILIÇ
Şu çokça
efsanesi yapılan uçak gemisi konusunda çok etraflı bir yazı yazmış bu abi.
Ben de yazmıştım, ama bu abinin makalesi daha derli toplu olmuş.
Özetle tespitleri şunlar.
1. Halen imalatı süren gemi uçak gemisi değil, havuzluklu çıkarma gemisidir.
2. Ülkemizin uçak gemisine ihtiyacı yoktur.
3. Havuzluklu çıkarma gemisi ülkemizin stratejik ihtiyaçları için en uygun çözümdür.
4. Havuzluklu çıkarma gemisi ile uçak gemisi uzaktan bakınca birbirine benzer ama askeri hedefler, amaçlar, işlev, boyutlar ve maliyet açısından çok farklı araçlardır.
4. Halkı eldeki havuzluklu çıkarma gemisini uçak gemisidir diye kandırmaya da ihtiyaç yoktur.
Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net /
Ben de yazmıştım, ama bu abinin makalesi daha derli toplu olmuş.
Özetle tespitleri şunlar.
1. Halen imalatı süren gemi uçak gemisi değil, havuzluklu çıkarma gemisidir.
2. Ülkemizin uçak gemisine ihtiyacı yoktur.
3. Havuzluklu çıkarma gemisi ülkemizin stratejik ihtiyaçları için en uygun çözümdür.
4. Havuzluklu çıkarma gemisi ile uçak gemisi uzaktan bakınca birbirine benzer ama askeri hedefler, amaçlar, işlev, boyutlar ve maliyet açısından çok farklı araçlardır.
4. Halkı eldeki havuzluklu çıkarma gemisini uçak gemisidir diye kandırmaya da ihtiyaç yoktur.
Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net /
UÇAK GEMİSİ Mİ
ALIYORUZ, YOKSA...
Gerek e-mail,
gerekse sosyal medya hesaplarından sürekli sorulan bir mevzu var. Madem bu
kadar merak ediliyor en iyisi uzunca açıklamak diye düşündüm. Sorular özetle
şöyle;
-Türkiye’nin
uçak gemisine ihtiyacı var mı?
-Uçak gemisi mi
yapıyoruz?
-Neden uçak gemisi
almıyoruz?
-TCG Anadolu
nasıl bir uçak gemisi ve kaç uçak taşıyacak?
Soranların hiç
suçu yok. Vatandaş ne bilsin. Hepsi, devlet ve savunma sanayi yetkilileri
üzerine basa basa söylediği halde, Havuzlu Çıkarma Gemisi’ni uçak gemisi
diye millete yutturmaya çalışan medyanın suçu. İşte "Türkiye’nin
gizli silahları", "2500 km menzili bulduk sıra nükleer
bombada" haberlerinin değişik bir versiyonu.
ÖNCE KISA
CEVAP İSTEYENLER İÇİN YUKARIDAKİ SORULARI CEVAPLAYALIM.
-Türkiye’nin
uçak gemisi çalışması yok, planı yok (resmi açıklanmış), ihtiyacı yok (bana
göre), bu konuda kamuoyuna yansımış gerçekten yetkili ağızlardan söylenen şu
tarihte alacağız nev’inden cümleler de yok.
-İkincisi TCB
Anadolu isimli üzerinde 8-10 adet uçak taşıma imkânı olan ancak henüz kaç tane
uçak ve helikopter taşıyacağı kesinleşmemiş olan havuzlu çıkarma gemisi inşaatı
devam ediyor. Teslimat için hedef 2021. Bu gemi bir uçak gemisi değil.
Donanma
açısından çok önemli bir kuvvet çarpanı olacak olan TCB Anadolu
adından da anlaşılacağı üzere havuzlu çıkarma gemisi. Yani amacı uçak taşımak
değil. Amacı ve görevi 13 tank,27 adet Amfibi Zırhlı Araç, 6
adet Zırhlı Personel Taşıyıcı, 33 adet diğer zırhlı araçlar ile 700
kişilik amfibi taburu (broşür bilgisine göre) düşman bölgesine taşımak ve
çıkarmak.
Savaş uçakları
ile helikopterlerin iniş ve kalkış yapabilmesineimkân veren eğimli bir pisti
olan gemi için şu an en favori aday F-35B modeli. Ayrıca yine az sayıda
genel maksat ve savaş helikopteri taşıyabilecek. Bunlarda yeni alım olabileceği
gibi CH-47, UH-70, AH-1W ve T-129 gibi anvanterdeki
helikopterler de alabilir.
Üzerinde
taşıyacağı uçak ve helikopterlerin görevi, amfibi birliklerin kıyıya yapacağı
çıkartmalara hava desteği vermek. Yani Akdeniz’de bir kriz çıktı gemiyi
gönderip bilgede hava üstünlüğü sağlayabileceğimiz bir uçak gemisi gibi değil.
1400 kişi
aynı anda gemide bulunabilecek. İstanbul’daki Sedef Tersanesi’nde yapımına
başlanan geminin uzunluğu 225 metre.
Geçmiş senelerde
İstanbul Boğazı’nı ziyaret eden İspanyol gemisi Juan Carlos’un ile aynı
sınıftan bir gemi olacak. İç güvertedeki havuzda 8 deniz çıkarma
aracını taşıyabilen gemiiçerisinde tam teşekküllü bir hastane, 348 sabit işletme
personeli, 56 uçuş personeli, 50 hastane personeli,200
karargâh personeli, 700 kişilik amfibi komando-deniz piyadesi
taşıyacak. Tüm elektronik sistemlerinin TSK ve NATO’ya tam
entegrasyonu söz konusu olacak.
UÇAK GEMİSİNE
İHTİYAÇ VAR MI?
Son ve önemli
bir husustan daha bahsederek uçak gemisi nedir ve ihtiyacımız var mı yok mu
meselesine geçelim.
TCB Anadolu
ile ilgili bir şey dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama bu gemi uçak gemisi
olmadığı gibi büyük helikopter gemisi sınıfında da değil. İstanbul ve İzmir
körfezine eskiden sık sık gelen NATO Helikopter gemilerini görenler
hatırlayacaktır. Üzerinde dikey iniş kalkış yapan AV-8BHarrier savaş
uçaklarının yanında çok sayıda nakliye ve savaş helikopterinin olduğu (CH-46 veyaAH-1W SuperCobra
gibi) gemiler. Aslında onlar da çıkarma gemisi ancak daha çok hava araçları
taşıma ağırlıklı yani bizimkinden daha az kara birliği daha çok hava birliği
taşıyor bunlara LHAveLPH sınıfı
deniyor.
Havuzlu çıkarma
gemilerinin sınıf kodlarını veya genel olarak aradığınızda hangi anahtar
kelimelerle bulabileceğinizi şöyle sıralayayım;
-LSD
-LPD
Tcb-LHD (TCB Anadolu
bu sınıfta)
-LHA
-LPH
UÇAK GEMİSİ
NEDİR VE NEDEN BİZE LAZIM DEĞİLDİR?
Adı üstünde uçak
taşıyan gemiye uçak gemisi, çıkarma birliği taşıyan gemiye de havuzlu amfibi
çıkarma gemisi deniyor.
Yani üzerinde
uçak ve helikopter taşıyan her gemi uçak gemisi olmadığı gibi içinde deniz
piyadeleri olan ve tanklar bulunan gemileri ise arka tarafta açılır bir havuzu
ve çıkarma gemileri var ise havuzlu çıkarma gemisiymiş.
Dünyada irili
ufaklık birçok sınıfta uçak gemisi var. Ondan fazla ülkenin sahip olduğu uçak
gemisi komseptinde esas amaç yüzen bir hava üssüne sahip olmak. Yani içlerinde
piyade birlikleri, zırhlı araçlar bulunmamakta. Hatta helikopterler dahi
yardımcı sınıflar olarak uçakların yaptığı operasyonları desteklemekte.
5000’den fazla
personelin görev yaptığı,100’e yakın uçağın bulunduğu dev Amerikan gemilerinden 10-30 uçağın
bulunduğu küçük gemilere kadar birçok sınıf uçak gemisi bulunmakta.
Çanakkale
savaşından Türk ordusu ile savaşmak için gelen ilk uçak gemilerinden II.
Dünya Savaşı’nda Pasifik’te Midway savaşında batan uçak gemilerine kadar tüm
büyük savaşlarda yer aldılar. Bugün Amerikan donanmasının sahip olduğu 12
adet nükleer güçlü uçak gemisi var. Bunlar kadar büyük olanlardan sadece 9
Harrier Jeti, 14 helikopter taşıyan Tayland uçak gemisine kadar
çeşitli sayılarda uçak taşıyanlar var. Dikkat edecek olursanız nerede ise bizim TCB Anadolu
ile aynı. Ancak ondan farkı biraz daha fazla helikopter alırken çıkarma
birliklerini ve zırhlı birlikler barındırmaması.
Bu açıdan
bakıldığında Türkiye için çok küçük kapasiteli bir uçak gemisi edinmektense
kara gücü ön planda olan Türkiye’nin havuzlu çıkarma gemisi tedarik etmesi son
derece mantıklı. Doğru tercih yapılmış olduğu ortada.
Peki bu uçak
gemisi sevdalılarına ne diyeceğiz o zaman? Aslında biraz mantık çalıştırıp,
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik şartları ve stratejik hedeflerini
düşündüğümüzde buna şimdilik ihtiyacımız olmadığını göreceklerdir. Şöyle ki;
Aşağıdaki
resimlerde Amerikan gemileri kadar uçak kapasitesi olmasa da büyük uçak gemisi
olan ülkelerin gemilerinin sıraladım. Bu resimlerde görülen büyüklükte yani
dünyanın tüm denizlerinde, etrafına da kendisini koruyan deniz filosu ile, ana
karadan destek almadan her türlü hava operasyonlarını yapabilecek yüzen bir
üssün maliyetini karşılamak şu an devam etmekte olan tüm SSM projelerini
iptal etsek bile zor görülmektedir. Örneğin resimde gördüğünüz yeni yapılan
Amerikan Ford ve İngiliz Q.Elizabeth gemilerinin maliyeti buna güzel bir örnek. USS Ford
gemisinin uçakları hariç sadece gemi maliyeti 13 Milyar USD civarında.
Burada
resimlerini yayınlamadığım diğer küçük uçak gemilerinin ise Tayland örneğindeki
gibi TCB Anadolu’dan çokta fazla bir uçak kapasitesine sahip
olmadıklarını söyleyebiliriz. Daha çok hava operasyonları ağırlıklı olarak açık
deniz harekat kabiliyetleri olsa da yine Türkiye şartlarında rantabl
olmadıkları kesin.
Uçak gemilerini
tek bir temel aracı vardır. Üssü taşımak yani uçakların harekât menzillerini
uzatmak. Aynı şey tanker uçaklarlada yapılabilir ancak gönderilen uçak eninde
sonunda üsse geri dönmelidir. Oysa gemi sisteminde üs yakındır. Hatta uçak
gemilerindeki bazı uçaklar kanat altı yakıt podları ile A-6 uçakları
örneğinde olduğu gibi diğer savaş uçaklarına havada ikmal yapabilir. O zaman
buradan çıkan sonuç uçak gemisine deniz aşırı stratejik çıkarları olan ülkeler
veya etrafları koca okyanuslarla çevrili ülkeler rağbet etmektedir. Hindistan,
Brezilya, Arjantin, Tayland gibi. Gerçi bu örneğe uymayan İtalya’da
bulunmaktadır.
Son yıllarda
bazı Arap ülkeleri ve Afrika’da askeri üs kurma çalışmaları yapan Türkiye’nin
vizyon ve misyon değişikliği hevesleri görülse de dünya şu an ki dünya
konjontürü, arkamızdaki Amerikan desteğinin azalması, Rusya’nın kendi donanma
ve Uçak gemisini yüzdürmekte zorlanarak ekser ağırlığını nükleer silahlara ve
balistik füzeler ile denizaltılara vermesi onunla da ortak hareket edeceğimizi
gösterdiğinden en azında yakın gelecekte orta doğu veya Afrika kıyıları gibi
uzak coğrafyada uçak gemisi ile koruyacak bir stratejik çıkarımız veya
isteğimiz olamayacağı görülmektedir.(Amerikan örneğini sadece bizi ilgilendiren
bir meselede Amerikan donanmasının destek vermeme ihtimalini göze alarak
yazdım. Yani kendi uçak gemimizi kendimiz korumak zorunda kalacağız diye)
Kaldı ki toplam 300
civarı F-16, F-4E 2020 uçağına sahip bir ülkenin uçak gemisi için
uçak alımı yapması, hava kuvvetlerinde şiddetle çift motor savaş uçağı ihtiyacı
varken çok mantıklı olmayacaktır. Uçak gemisi için ilave 70-80 adet
uçak alabilecek olsak zaten hava kuvvetlerinin takviye etmiş olurduk.
Diğer yandan F-35’in
seçilmiş olması bir yerde işe yaramış olacak. Zamanında EF-2000eğer EF-2000 veya
F-18, Rafale gibi uçakları seçmiş olsaydık bu uçakları TCB Anadolu’ya
iniş kalkış için uygun olmaması sebebi ile ikinci bir tür almak zorunda
kalacaktır. Ancak şimdi F-35kullanıcısı olan Türkiye isterse F-35B modelinde
alıp rahatlıkla kullanıcısı ve bakımcısı /parça üreticisi olduğu bir uçağı
gemide kullanmış olacak.
Son olarak Türkiye
Cumhuriyeti kurulduğundan beri sorun yaşadığı ülkelere göz gezdirdiğimiz de hiç
birinin uçak gemisi menzilinde olmadığı görülecektir. Burada önemli olan bir
hususta Akdeniz’in en büyük donanmalarından ve denizaltı filosu olarak da büyük
bir filoya sahip olan Türkiye’nin maalesef bir uçak gemisini korumak için
tahsis edeceği fazladan bir gücünün olmamasıdır.
ABD donanmasının
yedi filosundaki uçak gemilerini korumak için etraflarında dolaşan gemi sayısı
dünyada birçok ülkenin donanmasından fazladır. Hatta diyebiliriz ki sadece 6.
Filodaki iki uçak gemisini çıkardığımızda dahi geriye kalan gemilerin gücü ile
Akdeniz’de başa çıkabilecek bir ülke yoktur. Dolayısı ile son derece zayıf ve
stratejik bir hedef olan uçak gemisini deniz aşırı göreve göndermek için donamanın
nerede ise tüm savaş gemileri ve denizaltı filosunun yarısını göndermemiz
gerekeceğinden çevremizdeki kıyılarımız ciddi riske girecektir.
Spesifik örnek
verecek olursan İran ile yaşanan bir kriz için Basra körfezine veya İsrail ile
yaşanan bir kriz için Doğu Akdeniz’e gönderilmesi yukarıdaki zafiyet bir kenara
belki bir kuvvet çarpanından ziyada başımıza bela olacaktır. Kara gücü olarak
ciddi caydırıcılığa sahip iken ciddi riske girecek ve daha önce birkaç ABD gemisinin
füze yediği Basra körfezinde İran anti-ship füzeleri, balistik füzeleri ve
hızlı sürat tekneleri ile baş etmek zorunda kalınacaktır. Aynı şekilde
Kıbrıs’ta ki sabit hava alanlarını kullanmak yerine İsrail açıklarına
gönderilecek bir filo 500’den fazla modern savaş uçağı olan İsrail hava
kuvvetleri için açık boy hedefi olacaktır. Karadeniz için ise uçaklarımızın
etkili menzili içinde olan hava sahasında bir uçak gemisi yine gereksiz yere
risk almak olacaktır.
O ZAMAN
TCB ANADOLU NE İŞE YARAYACAK? NEREDE YÜZECEK?
Yukarıda
anlattığım tüm risk faktörleri cephane ve lojistik ikmal ihtiyacı da dâhil TCBAnadolu
içinde geçerli tabi ki. Ancak Türkiye’nin gördüğüm kadarı ile öncelikli amacı NATO veya
başka dost ülkelerle yapılan çokuluslu harekâtlarda dev armadalar korumasında
ve içinde tabur seviyesinde piyade birliği sevk edebilmek, bir taraftan da
birliklere kıyıdaki birliklere hava desteği vermek. Veya Afganistan gibi
savaşın sadece karada devam ettiği topraklara toplu asker göndermek
gerektiğinde gemiyi bir yolcu gemisi gibi kullanmak.
İç denizlere
gelince; Kıbrıs savaşı, Kardak krizi, Suriye Krizi gibi daha önce yaşananlara
benzer durumlarda, gemi ana karaya yakın ve tüm donama ile hareket edeceğinden
gerek donanma koruması, gerekse hava kuvvetleri uçaklarının düşman uçaklarından
korumak için harekât yarıçapları yeterli olacağından daha önce anlattığım
örneklerdeki gibi risk içinde olmayacaktır
Sanırım, bu
geminin içinde koca bir tabur ve zırhlı araç, uçak, helikopter, çıkarma
tekneleri ve bir tabur asker taşımasından dolayı diğer gemilerimize nazaran
neden bu kadar sık bir şekilde geminin güvenliğine değindiğimi anlamışsınızdır.
DÜNYADAKİ
DİĞER ÜLKE UÇAK GEMİLERİ HAKKINDA BİR KAÇ ANEKDOT
Uzun süredir
uçak gemisi olmayan İngiltere yeni tip ve Amerikan gemilerinden geri kalmayan
üzerinde F-35’lerin olacağı (sanırım iki tane olacak) uçak gemisi yapıyor. Bu
gemide ki ilginç yanlardan biri kapapult sisteminin elektro manyetik olması.
Diğer gemilerden farklı olarak birbirinden ayrı yerlerde iki ada (kule vs.olan
üst güvertedeki yapılar) bulunan gemi, son yapılan diğer uçak gemileri gibi
elektronik taramalı radarlarla donatılacak. Katapult sisteminin değişmesi ile
resimde gözüken F-14 kalkışındaki gibi etrafta su buharlarının olduğu
efsane fotoğrafları gelecekte bir daha göremeyeceğiz. Havacılık çoktan uzay
filmlerine benzemeye başladı bile.
Soğuk savaştan
sonra Avrupa donanmalarında görülen daralma İngiltere’ de de vardı ama
İngilizler Falkland savaşında esaslı bir ders almış ve eğer deniz aşırı
toprağın var ise ve bir okyanus ülkesi ve deniz ticaretinde önde isen uçak
gemin olmalı kuralını öğrenmişlerdi. Ancak bu öğreti az daha çok pahalıya
öğrenilebilirdi.
1982 yılında
İngilizlerin son uçak gemisinin birkaç ay sonra hurdaya ayıracağını bildiği
halde Arjantinli generaller sabredememiş ve İngiltere’ye çok uzakta bulunan
İngiliz toprağı Falkland’a saldırmıştı. Eğer savaş birkaç ay sonra olsa idi
söküm işlemleri başlamış olan İngiliz uçak gemisi olmayacağından İngiltere çok
zor durumda kalacaktı. Belki de savaşın kaderi farklı olacaktı. Arjantin hava
kuvvetlerini AIM-9 Sidewinder füzeleri ile perişan eden SeaHarier
savaş uçakları uçak gemisi olmadığından bölgeye gidemeyecek buna ilave Arjantin
uçakları Exocat füzeleri ile havalanıp hiçbir zorlukla karşılaşmadan 2
değil daha çok İngiliz gemisini vuracaktı.
Rusya ise soğuk
savaşta kendi gemilerinde barındırdığı devasa anti-gemi-anti-uçak gemisi
füzelerinin etkisinden mi olacak hiçbir zaman uçak gemilerinin güvenliğine
inanmadı ve Amerika kadar büyük ve fazla sayıda inşa etmedi.
Ruslara göre
uçak gemisini korumak çok zor bir olaydı. Bu gün ise malumunuz Suriye
operasyonuna katılıp geri dönen ve dünya medyasında çok fazla alay konusu olan
tek bir gemi ile idare ediyorlar. Her ne kadar 1000 adet hedefe uçak
gemisi konuşlu uçaklarca saldırı düzenlendiğini açıklasalar da Kuznetsov kötü
bir sınav verdi. Fransa’ya yaptırdıkları Mistral tipi havuzlu çıkarma /
helikopter gemilerinin ikisini de alamayıp Mısır’a kaptırmaları Rus deniz
havacılığı adına hiç de iyi olmadı.
ABD ise
gemileri Ruslardan korumak konusunda devasa donanmasına ve hava savunma
destroyerlerine güvense de esas amaç hiçbir zaman Rus donanması olmadı. Bu güne
kadar dünya jandarmalığını yapan ABD bunu hep uçak gemileri ile
başardı.
Vietnam, Libya
saldırısı, Körfez savaşları gibi büyük savaşlarda uçak gemileri önemli rol
oynadı.100’e yakın uçakla nerede sorun var ise, orada bir veya birkaç uçak
gemisi belirdi (2.Dünya Savaşında Japonya’nın yenilgisinin başlangıcı olan ve
tüm Japonya’yı savunmasız bırakan Pasifik’teki dev deniz savaşı Midway’de Japon
uçak gemilerinin batırılmasını ve dolayısı ile savaşın kaderini etkileyen en
önemli güç ABD uçak gemileri idi).
Çin ise Rus
Varyag uçak gemisini 1 milyon turist göndereceğim vaadi ile
boğazlardan eğlence gemisi adı altında geçirerek Çin’de motor ve diğer
sistemleri takarak bugün ikizini dahi inşa ettiği gemiyi hizmete soktu.
Amerikan, İngiliz (yeni yapılan Q.E) ve Hindistan uçak gemisi ile beraber en
büyük sınıftaki gemi ile rakiplerinden geri kalmamakta. Servise giren Varyag ve
üzerindeki J-16ile ABD uçak gemilerine rakip olmakta. Rus Sukhoi
serisinin patent altında üretilen Çin versiyonu uçakların F-22 ve F-15 gibi
uçakların kara konuşlu olduğu düşünüldüğünde denizde karşılarına çıkacak en
güçlü rakipler bile F/A-18E ve gelecekte de F-35B/C.
(Varyag’ın
boğazlardan geçişinin ardından medya, ertesi yıl 1 milyon Çinli
turist gelmeyince haklı olarak tepki göstermişti. Ancak bugün anlaşılmıştır ki
turist karşılığı değil, balistik füze teknolojisi verilmesi karşılığında izin
verilmiş)
Çin’in bu
gemileri teminindeki en önemli amacı, Çin denizinde ABD’ye meydan
okuyabilmektir. Soğuk savaş boyunca uçak gemisi kullanan Rusları bir çırpıda
geride bırakan Çin,ABD gemilerinin en büyük rakibi olmanın yanında DF-21
ASBM ve diğer süpersonik anti-ship füzeleri ile Amerikan uçak gemilerinin
korkulu rüyası olmaya başladı.
Dünyanın sayılı
donanmalarından birine ve dördüncü büyük hava kuvvetlerine sahip Hindistan ise
onlardan geri kalmayan bir uçak gemisi yaparak Rusya’yı geride bırakıp üç büyükler
arasına girdi. İki adet dev uçak gemisine sahip olacak olan Hindistan zaten
dünyanın önemli bir nükleer gücü. Büyük devletlerden stratejik olarak tek
eksiğinin çok sayıda nükleer güçlü ve nükleer başlık taşıyan füze (SLBM)
fırlatan denizaltılar olan Hindistan uçak gemisi faktörünün halletmiş oldu.
Yine Fransa’nın
hiçte küçük sayılmayacak Uçak Gemisi ile Suriye operasyonunda boy gösterdiğini
ve prestij yenilediğini deneme tahtası olan Suriye’de Rafale uçakları ve
mühimmatları denediğini söylemek isterim. Kanada ve Avusturalyalıların dahi
gelip bombaladığı "International weapons test center!" Suriye’de
Fransız gemisi de başarılı bir sınav verdi.
Son olarak
bahsetmek istediğim ülke ise Japonya. II.Dünya Savaşı’nda imzalanan
anlaşma çok büyük oranda gevşetilmiş ve hemen hemen tüm silah sistemlerine
sahip olarak dünyanın dördüncü büyük donanmasına ve çok güçlü bir hava
kuvvetlerine sahip olan Japonlara hala daha nükleer silahlar, balistik füzeler,
nükleer güçle çalışan denizaltılar ve uçak gemileri gibi stratejik silahlar
yasak. Ancak Japonlar bu yasağı çok sayıda ürettikleri helikopter gemisi ile
delmeye çalışmakta. Bir süre sonra Japonya’nın helikopter gemileri üzerindeki
uçak ve helikopter sayısı yukarı da saydığım 4-5 büyük uçak gemisi
kullanan ülkeler haricindeki ülkelerin küçük uçak gemilerinin üzerindeki uçak
sayısından daha fazla olacak. Örneğin Izumo sınıfı DDH-183 helikopter
gemisi 28 adet F-35 veya benzeri uçak, 9 helikopter taşımakta.
Osimu sınıfı LST gemilerinden 3
adet bulunan Japon donanmasında, Izumo sınıfı helikopter taşıma
gemilerinden 2 adet, Hyuga sınıfı olanlardan ise 2 adet var.
Yani tümü oprerasyonel olduğunda 4 helikopter, 3 LST gemisi ile
etrafı okyanus ile çevrili çok ciddi Rus ve Çin tehdidi altındaki Japonya’nın
bir nevi uçak gemileri olmuş olacak veya var zaten. Tüm ekonomisinin deniz
ticaretine bağlı olduğu yani Türkiye’den çok farklı olan Japonya’nın bizden
farklı olarak bu kadar helikopter gemisine veya uçak gemisine gerçekten
ihtiyacı var. En azından okyanus ülkesi.
Oysa bizim TCB Anadolu’dan
başka daha büyük uçak gemisi veya helikopter gemisine para harcamak yerine daha
acil ve önemli ihtiyaçlarımız var. Örneğin yüksek irtifa hava ve özellikle
balistik füze savunma sistemi, çift motorlu savaş uçağı, eskiyen KC-135 tanker
uçaklarımızın yenilenmesi, eğitim uçağı ve yakın hava desteği uçağı ihtiyacı,
milli SLV aracı geliştirilmesi, TF-2000 hava savunma
firkateyni projesinin bir an önce hayata geçirilmesi, uzun menzil stratejik
deniz gözetleme/karakol/denizaltı harbi uçaklarının teminin, kara hedeflerini
burunlarındaki top sistemleri haricinde vurabilecek hiçbir silah sistemi
olamayan donanmamıza kara hedeflerini baskı altına alabilecek füze
sistemlerinin bir an önce üretilmesi veya temin edilmesi, ağrı nakliye
helikopterlerinin sayısının artırılması, milli tank Altay’ın bir an önce seri
üretime geçmesi ve Al-Bab’da kevgire dönen Leopar-2 tanklarının acil zırh
korumasının modifiyesi gibi…
Şimdilik, SSM fonunun 3
aylığına da olsa varlık fonuna devredildiği gerçeğini de göz ardı etmeden
gerek ekonomik, gerekse stratejik çıkarlarımızı dikkate alarak uçak gemisi
ihtiyacımız olmadığını şu ana kadar anlattıktan sonra, yine de ilerisi için
daha önce başka bir yerde yazdığım bir cümleyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
"Günümüzde
dünyadaki "stratejik dengeler"den bahsederken, ülkelerin ekonomik ve
teknolojik gücünün göstergesi olarak kurdukları orduların saldırı ve savunma
sistemlerinde birkaç temel unsurun var olup olmadığına bakılmaktadır. Bunların
ilk akla gelenleri; Nükleer Silahlar ve Balistik Füzeler, Nükleer Güçlü
Denizaltılar,Uzay Sistemlerive Uçak Gemileri olarak
sıralanmaktadır".
Kaynak: www.kokpit.aero