29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız
Ali Naili ERDEM
Sanayi, Çalışma ve Milli Eğitim Bakanı
1, 2, 3, 4 ve 5. dönem İzmir Milletvekili.
Demokratlar Kulübü Onursal Başkanı
Yeri doldurulamayacak bir deha. Özgürlük ve bağımsızlık aşkıyla yanıp tutuşan bir lider. Karanlıkları aydınlığa kavuşturan bir Türk sevdalısı, bir yüce ruh olarak yeni bir devlet ve yeni bir milletin mimarı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK.
Artık dünyada bağımsız bir Türk devleti vardır.
Ve ebediyen var olacaktır.
“Türkün unutulmuş meziyetleri geleceğin yüksek uygarlık ufkundan bir güneş gibi doğacaktır” sözleri halk idaresinin iktidar olacağının dile getirilişidir
Bitmiş, tükenmiş ve parça parça yok edilmiş Osmanlı imparatorluğunun Sevr’de cenaze töreni hazırlanmışken, “Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini” mısraını haykırarak destanlar yazan “SARI MUSTAFA”cumhuriyeti kurmayacaktı da ne yapacaktı. Ömrünü tamamlamış ve batılı emperyalistlere teslim olmuş sultanlığı mı devam ettirecekti. Bin bir ihanetin ve entrikanın içinde Gök kubbenin gördüğü en büyük imparatorluğun yıkılışını devir mi alacaktı. Yoksa tarihin sayfalarında unutturulmağa çalışılan Türk’ün yok edilmesine seyirci mi kalacaktı?
HAYIR!..
O, karakterce demokrat, inanç bakımından özgürlük rejimcisiydi.
ESARETE HAYIR!..
KÖLELİĞE, EZİLMİŞLİĞE evet demektense Atalarımız gibi dövüşe dövüşe ölmeyi tercih ederiz nidalarıyla Sakarya’yı, Dumlupınarı, büyük taarruzu zaferlerle donatarak insanca yaşamanın yolu olan cumhuriyeti çizmiştir.
Milletin doğuşu olan kurtuluşun ardından “Devlet siyasetinin bir şahsın aklından değil halkın vicdanından çıkması gereklidir” ilkesi ile TBMM kurulmuş egemenliğin kayıtsız, şartsız millette olduğu yeni devletin kalbi olarak bütün Dünyaya duyurulmuştur
Cumhuriyet bir faziletler buketidir.
Özgür düşünce, özgür fikir ve gönülden yaşanılır aydınlık bir dünya. Bir uygarlık iklimidir cumhuriyet. Hukukun üstünlüğünde güven içinde yaşamaktır. Dahası adil düşüncelerin iktidarı ile aklın ve ilmin berraklığında taassubun her çeşidinin yok edilmesidir. Laiklik bu anlayışın içinde yerini almıştır. Farklı inançların ayni topraklar üzerinde yan yana yaşamasını temin eden laiklik batının bir kopyası olmayıp bizim yaşamımızın ürünüdür.
Milli irade ile bezenmiş olan Cumhuriyet öylesine bir kara sevdadır ki ülkenin bütün fertlerini bünyesinde yaşatırken hoşgörünün ve eşitliğin temin ettiği huzur ortamında korkusuz yaşamanın mutluluğunu verir.
Şu kesin olarak bilinmelidir ki; "Büyük kurtarıcı cumhuriyeti kurmasaydı bugün Ezanla şenlenen minareler çoktan çan kuleleri olurdu."
Her türlü ayrıcalığı ret eden Atatürk, Cumhuriyetin toplayıcı niteliğini esas alarak “Birimiz hepimiz için. Hepimiz birimiz için” anlayışını egemen kılmıştır. Hiç kimsenin ne doğdukları yerlere baktılar ve ne de tenlerinin rengine. Kan tahlillerinin peşinde de koşmadılar: Laboratuvar milliyetçiliğini ret ettiler. “Ne Mutlu Türküm Diyene” anlayışını cumhuriyetin amentüsü yaptılar. Bu anlayışla devlet milli, okul milli, müfredat milli olmuştur.
Milletleri “hür ve bağımsız kıldığı gibi köleliğe tutsak eden de” eğitimdir anlayışı top yekun bir eğitim seferberliğini başlatmıştır ki bu ancak cumhuriyet rejimi içinde mümkündür. Bu yapıldığı gibi ayni zamanda “kazandığımız askeri zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmalıdır” ilkesi hayata geçirilmiş ve Türkiye bir şantiye olmuştur. Zengin bir Türkiye. Hiç kimseye muhtaç olmadan kendi ayakları üzerinde yürüyen; yürüdükçe büyüyen, yenileşen, yenileştikçe yürüyen bir Türkiye hedef kılınmıştır.
“Bu vatan; Çocuklarımız ve gelecek kuşaklar için, cennet yapılmaya layıktır. Bu ekonomiyle olacaktır” sözleri cumhuriyetin önemini perçinlemektedir. Bunun içindir ki, darmadağınık topraklar üzerinde Türkiye Devletini kurma mucizesini yaratan Atatürk Cumhuriyet, Adalet, Hukuk ve Demokrasi sevdalısıdır.
Demokrasinin tam ve en belirgin hükûmet şekli olan Cumhuriyet bizim gerçeklerimizin ürünüdür. Kopya olmadığı gibi taklitte değildir. Bize özgü yapısıyla bir başka benzeri de yoktur.
Ahlâk üstünlüğüne dayanan bir ülkü olan Cumhuriyet, Türk milletinin yaradılışına va alışkanlıklarına en uygun düşen yönetimdir. Halkın hiçbir dönemde Cumhuriyetten bir şikayeti olmamıştır. TBMM den de bir sıkıntısı yaşanmamıştır. Elinde bayrağı, dudağında istiklal marşı ile uygarlık yolunda “Yüksek Türk, yüksel, senin için yükselmenin hududu yoktur” inancı ile Cumhuriyete sahip çıkmıştır.
“Türkiye Cumhuriyeti her manası ile büyük Türk milletinin öz ve aziz malıdır. Kıymetli evlâtlarının elinde daima yükselecek ve ebediyen yaşayacaktır.” (29/Ekim/2018 & Ali Naili Erdem)
(*) ALİ NAİLİ ERDEM:
1927 İzmir, Kemalpaşa doğumlu ve Ankara Hukuk Fakültesi mezunu Avukat.
1961-1980 arası 1, 2, 3, 4 ve 5. dönem İzmir Milletvekili.
Sanayi, Çalışma (iki defa) ve Millî Eğitim Bakanlığı yaptı. 1980 askeri darbesinden sonra ülkenin çeşitli İl ve İlçelerinde konferanslar verdi. Radyo ve Televizyonlarında konuşmalar yaptı.
Demokratlar Kulübü Derneği Onursal Başkanı Erdem, evli ve üç çocuk babasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder