31 Aralık 2016 Cumartesi

GÜMRÜK BİRLİĞİ’NİN GÜNCELLENMESİ SÜRECİ & T.C.EKONOMİ BAKANLIĞI AÇIKLAMASI

GÜMRÜK BİRLİĞİ’NİN GÜNCELLENMESİ SÜRECİ
T.C.EKONOMİ BAKANLIĞI AÇIKLAMASI
Gümrük Birliği, ülkemizin Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyeliği öncesinde geçiş dönemi düzenlemesi olarak tanımlanmış bir yapı teşkil etmektedir. Bu geçici niteliğiyle birlikte ülkemiz ile Avrupa Birliği arasında Gümrük Birliği asimetrik bir yapıda teşkil edilmiş ve öngörülenden daha uzun süredir yürürlükte kalmasıyla birlikte ülkemiz açısından sistemik sorunlar ihtiva eden bir ortaklık ilişkisine dönüşmüştür. Bugün, Gümrük Birliği ile ilgili alanlarda AB’nin karar alma süreçlerinde Türkiye’nin yer almaması, ülkemiz bakımından AB’nin akdettiği Serbest Ticaret Anlaşmalarının üstlenilmesinde yaşanan güçlükler ve Gümrük Birliği’nden tam anlamıyla yararlanmamıza mani olan karayolu kotaları konuları sistemik sorunlar haline gelmiştir. Söz konusu hususlara ilişkin olarak Gümrük Birliği Kararı’nda hiç hüküm bulunmaması veya mevcut hükümlerin ülkemiz açısından yetersiz kalması bu sorunlara kaynak teşkil etmiştir.
Diğer taraftan, AB son yıllarda akdettiği yeni nesil STA’lar kapsamında tarım, hizmetler, yatırımlar ve kamu alımları gibi alanlarda üçüncü ülkelerle, Türkiye ile olan ortaklık ilişkisinden daha derin tercihli düzenlemeler gerçekleştirmektedir. Son dönemde, ülkemiz de üçüncü ülkelerle benzer şekilde Gümrük Birliği’nden daha geniş kapsamlı STA’lar (Güney Kore ile hizmetler ve yatırım, Peru ile hizmetler, Singapur ve Japonya ile hizmetler, yatırımlar ve kamu alımları) müzakere etmeye başlamıştır. En önemli ortağımız olan AB ile ekonomik ve ticari ilişkilerimizi bu yeni akımlar çerçevesinde geliştirmemizde birçok açıdan önemli yararlar bulunduğu değerlendirilmektedir.
Bir taraftan sistemik sorunlara çözüm bulunması, diğer taraftan günün koşullarına uyarlanması amacıyla Gümrük Birliği’nin güncellenmesi önem arz etmektedir. Öte yandan, Türkiye’nin AB ve ABD arasında müzakere edilen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) sonucu ortaya çıkacak ekonomik blok içinde yer alma hedefi Gümrük Birliği’nin güncellenmesi sürecine aciliyet kazandırmıştır.
Yukarıda özetle belirtilen mülahazalarla, Gümrük Birliği’nin güncellenmesine ilişkin Avrupa Komisyonu ile yürütülen teknik müzakereler 27 Nisan 2015 tarihinde tamamlanmış olup, müzakerelerin çerçevesini belirleyen Rapor, Ekonomi Bakanımızın 12 Mayıs 2015 tarihli Brüksel ziyareti kapsamında Avrupa Komisyonu Ticaret Komiseri Cecilia MALMSTRÖM ile gerçekleştirdiği görüşmede resmiyet kazanmıştır. Anılan Rapor için lütfen tıklayınız.
Konuya ilişkin resmi müzakerelere başlanmadan önce taraflarca etki analizi çalışması, iç istişare ve onay süreçlerinin tamamlanması gerekmektedir. Resmi müzakerelere ise 2017 yılı içerisinde başlanması planlanmaktadır. Bu süre zarfında ülkemizce gerekli hazırlıklar kapsamında ilgili Kurumlar, Sivil Toplum Kuruluşları ve özel sektör temsilcileri ile bir iç istişare süreci başlatılmış olup, ayrıca konuya ilişkin bir etki analizi çalışması yapılmaktadır.
Bu çerçevede, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki Gümrük Birliği’nin güncellenmesine ilişkin başlatılan çalışmada kullanılmak üzere tüm paydaşların bilgi ve tecrübelerine de ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi sürecine yönelik olarak hazırlanan genel nitelikli görüş bildirme formu ile hizmetler ve kamu alımları konularına ilişkin olarak hazırlanan formlara ulaşmak için ilgili başlığa tıklayınız. 

23 Aralık 2016 Cuma

ÇOK ÖNEMLİDİR. Bunları "LÜTFEN!.." Bir Kenara NOT Edin - Rifat Serdaroğlu

BİR 
KENARA 
NOT EDİN
Bunları bir kenara not edin ki, Türk Devleti kendisine kurulan bu tuzaklardan kurtulduğu vakit, kimler yaşıyorsa çocuklarına anlatsınlar ve çocuklarınız bunu yargıya taşıyıp hesap sorsunlar…
***
Türkiye’de AKP İktidarı zamanında;
-Türkiye Cumhuriyeti Devletinin adı değişmelidir,
-Türk Bayrağının adı değişmelidir,
-İstiklal Marşı değişsin,
-Türkçe ve Kürtçe Resmi dil olsun,
diye televizyonlarda rahatça konuşan bölücüler, AKP ve Erdoğan tarafından “Akil İnsan” madalyası takılarak Türk Milletinin üzerine salınmışlardır.
(Bu tutum, açıkça Türk Devletini yıkmak ve Anayasa’yı çiğnemek demektir)
 ***
Türkiye’de AKP İktidarı zamanında;
-AKP ve Erdoğan, Devlet yetkililerini PKK Baronları ile görüştürerek, Türk Askerini-Türk Polisini şehit eden 25 adet PKK’lı katili serbest bırakmak için Habur Sınır Kapısında “Seyyar Mahkeme” kurdurmuşlardır.
-Seyyar Mahkemede “Pişman değilim, bugün olsa, yine öldürürüm” diyen PKK’lı katiller aynı gün serbest bırakılmışlardır.
-PKK’lı katiller, binlerce insan eşliğinde, şeref salonlarında konuk edilmişlerdir.
-Tüm bunlar, TC. Devletinin Valilerinin gözleri önünde olmuştur.
-PKK katiline göre özel mahkeme kurmak Türkiye’de Adalet’in yok edilmesidir.
(Bu tutum, Hukuk Devleti İlkesinin ayaklar altına alınması demektir.)
 ***
Türkiye’de AKP İktidarı zamanında;
-Eğitim sistemi alt-üst edilmiştir.
-Tarikat ve Cemaatlerin yönetimindeki “Kaçak Kursların” sayısı 10 bini geçmiş ve çocuklar buralarda birer Cumhuriyet düşmanı olarak yetiştirilmektedir.
-Okulların büyük bir kısmı Tarikat ve Cemaatlerin denetimine bırakılmıştır.
-FETÖ, AKP ve Erdoğan tarafından bu dönemde devletin her kademesine sokulmuş, özellikle M. Eğitim Bakanlığı (Bakanlar dahil olmak üzere) FETÖ’ne devredilmiştir.
(Bu tutum, Eğitim Birliği ve Lâiklik ilkesinin yok edilmesi demektir.)
 ***
Türkiye’de AKP İktidarı zamanında;
-Biat Kültürü gelişmiş ve tek adam yönetimine geçilmiştir.
-TBMM’de tek söz sahibi Erdoğan’dır.
-Hükümet, Erdoğan’ın emrindedir.
-Yargı, iktidarın denetimindedir.
-Tüm üst düzey bürokrat atamaları Erdoğan tarafından yapılmaktadır.
(Bu tutum demokrasiden vazgeçilmesi ve dikta yönetimine gidişin ifadesidir.)
 ***
Değerli Okurlar;
Tüm bu yazılanlar sizin bildiğiniz gerçeklerdir. Hepsi sizlerin gözleri önünde oldu ve sizler susarak destek verdiniz.
Bunlar, “Bana ne canım, bana mı kaldı” denecek türden işler değildir.
Biri evinize girse ve aile fertlerinizi silahla öldürmeye kalksa
“Bana ne, benim işim değil, Polisin işi” diyebilir misiniz?
Ama sizler sustunuz, hala da susmaya devam ediyorsunuz!
İşte bu yüzden bu yazılanları bir kenara not edin dedim.
Yarın çocuklarınıza neden ve niçin korktuğunuzu, özgürlüğünüzün nasıl elinizden gittiğini anlatmanızda sizlere yardımcı olur.
Çocuklarınız ve Kurtuluş Savaşımızda şehit olan dedeleriniz sizi affederler mi, işte orasını ben bilemem…
 ***
Sağlık ve başarı dileklerimle 23 Aralık 2016
Rifat Serdaroğlu
-------
En büyük "Seikan Tüneli 53.9 km. Manş Tüneli 50.45 km. Avrasya Tüneli 14.6 km.

Nasıl "en uzun" oluyor peki? Lütfen biri ülkeyi idare edenlere söyleyebilir mi; Bir eserin/hizmetin insanlığın hayrına olabilmesi için "en büyük" yahut "en uzun" olması gerekmiyor...Hedeflenen asgari faydayı sağlasın; şu ortamda milleti "borçlu" çıkarmasın o bile yeter!

7 Aralık 2016 Çarşamba

BÜTÇE KAÇAKLARI - Rifat Serdaroğlu

BÜTÇE KAÇAKLARI


Bütçe; Devletin gelecek bir yıl boyunca gelirlerini ve harcamalarını ayrıntılı olarak gösteren, gelirlerin toplanmasına ve harcamaların yapılmasına
Türk Milleti adına izin veren bir kanundur…
Çok partili siyasi hayata geçtiğimizden bu yana her Genel Başkan bütçe görüşmelerine katılır, konuşmaları dikkatle izler, partisi adına konuşur, hükümet adına Başbakan eleştirilere yanıt verir ve hazırladığı bütçesine sahip çıkardı.
Sahip çıkardı, çünkü “Bütçe” Türk Milletinin, iktidara emanet ettiği paralardan oluşur. Başka bir deyişle “Bütçe” iktidarın namusudur…
Pazartesi günü TBMM de bütçe görüşmeleri başladı!
CHP Lideri 2017 bütçesi ve tüm siyasi konularda görüşlerini söyledi.
HDP Lideri, terör örgütüne destek verdiği iddiasıyla cezaevinde!
MHP Lideri TBMM’ye gelmedi. Saray’da helva karma törenine katılmış!
AKP Lideri de yoktu! Başbakan Yardımcılarından biri, “Efendim TBMM Genel Kuruluna gitmeyecek misiniz” diye sorunca verdiği yanıt aynen şu olmuş; “Bütçeyi hazırlarken beni karıştırmadılar ki kardeşim. Saraya söyleyin Jöleli Danışman gelsin bütçeyi savunsun…”
İyi de Binali Bey, o zaman adama sorarlar; “O koltukta niye oturuyorsun, dibine zamk mı sürdüler?
Senin TBMM’ye gitmemen sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Türk Milletinin yanlış ve kötü harcanan her kuruşunun hesabı senden sorulacak, bunu iyice bilesin!
Değerli Okurlar;
Bir kez daha tekrarlayalım! Devlet yönetmede, siyasette, ekonomik olaylarda mucize yoktur. Gerçeklerle yüzleşip, mümkün olanı yapacaksınız.
Ama doğrusunu, dürüstçe yapıp halkınıza anlatacaksınız.
Ülkeniz sizin ekonomik politikalarınız sebebiyle krize mi girdi? Önce yanlışınızı kabul edeceksiniz. Daha sonra konunun uzmanı olan vatansever bilim insanlarına, değerli bürokratlarınıza danışıp, siyasi bir karar vereceksiniz ve verdiğiniz kararın sonucuna rıza gösterecektiniz.
Vatandaşa “Cebinizdeki, yastık altındaki dolarlarınızı bozdurun” tarzında ilkel bir yaklaşım sergileyip, kendinizi gülünecek hale sokmayacaksınız.
Ayrıca saygılı, terbiyeli olacaksınız. Devlet gücüne güvenip kimseyi tehdit etmeyeceksiniz. Delikanlının biri sizi bir gün milletin içinde öyle bir bozar ki, doğduğunuz güne lanet ederseniz!
Atamalı Başbakan Binali de abisine özenip, millete karşı efelenmeye başladı;
Kayseri’de, “Kafa kaldıranların kafasını EZE EZE bu duruma geldik” dedi.
“Kafa ezmek ve Başbakan!” Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde yanyana gelmesi imkânsız olan iki kelime! Demokratik bir ülkede bunu değil Başbakan, bir Karakol Polisi vatandaşa söylese, onu meslekten atarlar.
Atamalı Başbakan Binali, konuşurken dikkatli olursa iyi eder.
Konuşanın Başbakan mı, mafya babalarından biri mi olduğunu ayırt etmekte zorlanıyoruz…
“Aynı banka şubesi, aynı soyguncu tarafından beşinci defa soyulmuş.
Soyguncuyu yakalamayan Polis, banka veznedarını tekrar sorguya almış.
Herifi beş kere gördün, hiç mi bir şey hatırlamıyor musun, diye sormuş.
Veznedar hiddetle yanıtlamış; Herif normal biri, hiç tarif edilir bir özelliği yok. Ama dikkat ettim, her soygunda daha şık giyinmeye ve daha cesur olmaya başladı şerefsiz…”
Sağlık ve başarı dileklerimle 07 Aralık 2016
Rifat Serdaroğlu