(Ortodoks
değiliz, bizi kendinden kabul etmiyor da ondan...)
Prof. Dr. ATA ATUN
Avrupa
Birliği’nin ne kadar tarafsız olduğunu veya da bir başka tanımlamayla tarafsız
olabilmeye ne kadar yaklaşabildiğini son yayınlanan Avrupa Parlamentosu (AP)
Türkiye raporunda açık ve net olarak görmek mümkün.
Avrupa
Birliği nerede tarafsızmış, nasıl tarafsızmış, kim demiş, neden söylemiş pek de
anlamış da değilim, nerede yazdığını da hiç bulamadım. Zaten Avrupa Birliği’ne
inanmamak için onlarca, yüzlerce neden var ortada. Yakın tarihte kim ve hangi
tıynette olduklarının tümünü bulmak mümkün.
Avrupa
Birliği’nin Kıbrıs konusuna bakışı at gözlüğü ile. Gözleri sadece Rumların
istediklerini görüyor ve kulakları da sadece Rumların söylediklerini duyuyor.
Türkiye’den
Kıbrıs’tan askerini çekmeye başlamasını ve kapalı bölge Maraş'ı da BM'ye iade
etmesi isteniyor Avrupa Parlamentosu’nun bu yüzkarası raporunda. 1974’den
öncesinde aklı neredeydi, gözleri neredeydi Avrupa Birliği’nin bizler soykırıma
uğrarken. O dönemde ağzını açıp tek kelime söylemeyen AB, şimdi olaylar tersine
dönünce Rumları desteklemeye, her ortamda da konuşmaya başladı.
Eğer
Avrupa Birliği Kıbrıs konusunda adilane bir çözüm istiyor idiyse, bu raporda
Rumlara masaya oturması ve Türkleri ”eşit ortak” olarak kabul ederek
müzakerelere başlaması çağrısı yapardı, Maraş’ın iadesini isteyeceğine.
Al
tarafsızlık iddialarını çal başına demek gerekiyor aslında Avrupa Birliği’ne.
Yüzyıllardır Türklerin, Avrupa Birliğinden yemediği kazık kalmadı. Biz
garantörüz diye diye Girit hem elimizden uçtu gitti, hem de Girit’te yaşayan
Türk kalmadı. Canlarını kurtarmak için bütün varlıklarını arkalarında
bırakarak, halk tabiri ile cascavlak kaçtılar, kaçamayanlar ise katledildiler.
Osmanlı devleti Avrupalılara güvenmenin bedelini, Girit adasını kaybetmekle
ödedi. Öldürülen kardeşlerimiz, topraklarını ve varlıklarını bırakıp kaçan
yurttaşlarımız da hediyesi oldu bu güvenin.
Avrupa
Parlamentosu bu son kararı ile Avrupa Birliği’nin Kıbrıs Müzakerelerinde açık
ve net olarak Kıbrıs Rum tarafını desteklediğini ortaya koydu. Tarafsız
olmadıkları nedeni ile de müzakerelerde yer almamaları, rol almamaları ve
arabuluculuk yapmamaları gerekmektedir eğer kendilerini adil insanlar olarak
görüyorlarsa.
Rumların
yatıp kalkıp dua ettikleri gibi de Avrupa Birliği’nin, kurulması bazılarının
rüyalarını süslediği “Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti”nin garantörü olması
ve Türkiye’nin garantörlüğünün de kaldırılması söz konusu bile değildir.
Başkaları
unutmuş olabilir ama Avrupalıların gözlerini kırpmadan gerçekleştirdikleri
katliamları ben unutmadım. Fransa’nın II. Dünya savaşını kazanmak için Cezayir
halkına bağımsızlık vaat ederek yanlarında savaşmalarını sağladıktan sonra
savaş bitince verdikleri sözü tutmalarını isteyen on binlerce Cezayirliyi
gözlerini kırpmadan öldürmelerini unutmuş değilim. Belçika’nın, Kongo’da yaptığı
katliamı ve Patrice Lumumba’yı ormanda kalleşçe öldürmelerini de unutmadım.
Aynılarının gelecekte bizim de başımıza gelmeyeceğini hiç kimse garanti edemez.
Avrupa
Birliği’ne ve Avrupalılara güvenmek için Kıbrıs Türkçesi ile “Softoroz” (herşeye
inanan aptal) olmak gerekiyor.
Ata ATUN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder